Yalan haber daha önce hiç bilmediğimiz bir şey değildi. Eskiden de haberler bazen çarpıtılarak verilirdi, eskiden de bazen hiç olmamış olaylar olmuş gibi gösterilirdi. Algı operasyonları, kışkırtma kampanyaları yapılırdı… Ama sosyal medya çağında bu “iş” bambaşka bir anlam kazandı. Geçmişte gazete okuyanlar belirli konularda dezenformasyona maruz kalabiliyorlardı. Şimdiyse gerek profesyonel gerekse gönüllü yalan haber üreticileri neredeyse hepimizin gündemini oluşturabilecek, hatta zihinlerimizi şekillendirebilecek imkanlara sahipler. Bütün bunlardan daha önemlisi, giderek “doğru haber”in de anlamı değişiyor. Söylemesi biraz tuhaf ama artık “haber tüketicileri” tüketmekten hoşlandıkları veya “kendilerine yakıştırdıkları” haberleri “satın alma” eğilimindeler. Tüketim diyoruz ama aslında inanca dayalı tüketim demek lazım. Veya inanç tüketimi. Zira insanlar habere “inanıyorlar”.