Millet tarafından kendilerine devlet kurumlarını yönetme yetkisi verilen iki zümre var. İlki memurlar, ikincisi siyasetçiler.
Memurlar veya bürokratlar görevlerini iyi yapamazlarsa siyasi otoritenin tecziyesiyle, ellerindeki yetkiyi suistimal ederlerse yasal yaptırımla yüz yüze gelirler.
Devlet makinasını çalıştırma görevi verilen siyasetçilerin ise yasal sorumlulukları çok sınırlıdır. Hatta neredeyse yoktur. Olsa olsa hırsızlık yolsuzluk gibi suçları işleyip cürmümeşhut halinde yakalanırlarsa mahkeme önüne çıkabilirler ancak.
Söylemeye gerek yok ki yolsuzluk öteden beri bu ülkedeki en büyük şikayet konusu. Mamafih bugüne kadar böylesi bir yüz kızartıcı suçlama sebebiyle yargılanmış çok az siyasetçi vardır. Olanlar da siyasi rakipleri tarafından hedef alındıkları için Yüce Divan önüne çıkartılıp itibarlarına zarar verilmek istenen kişilerdir çoğunlukla.
Siyasetçinin yasal sorumluluklarının sınırlı olması doğru bir tedbir aslında. Yasama kurumunun yargı kurumunun tehdidi altında bulunmasını önlemek kuvvetler ayrılığı prensibini ayakta tutmanın gereklerinden biri. Aynı şekilde “memurin muhakematı” düzenlemesi de bürokrasinin dış...