Osmanlı tarihinde bugünü en fazla etkileyen politik aktör kimdir diye sorsanız, tereddüt etmeden Yavuz Sultan Selim derim. Dün açılışı yapılan İstanbul Boğazı’ndaki üçüncü köprüye adı verilen bu padişah devrinde atılan kimi adımlar hâlihazırda yaşadığımız sosyal ve siyasi süreçlerin temelini oluşturuyor.
Öncelikle o güne kadar bir “Avrupa devleti” olarak gelişen Osmanlı’nın yüzünü Ortadoğu’ya çevirmesi Yavuz devrinin stratejik adımlarından biri. Ama bu adım da aslında bir Avrupa devleti olarak diğer Avrupa devletleriyle rekabetin gereği olarak atıldı. Yavuz’un amacı Müslüman toplumlarının liderliğini ele geçirmek değil, Avrupa devletlerinin başlıca zenginlik ve güç kaynağı olarak görülen Doğu Akdeniz-Hint Okyanusu ticaret rotasını kontrol altına alabilmekti. Ne var ki Mısır’ın ve Basra Körfezi’nin kontrol altına alınmasıyla gerçekleştirilen bu çok önemli jeostratejik hamle için aslında çok geç kalınmıştı.
Daha doğrusu, hem Doğu hem de Batı açısından hayatî değeri olan Hint ticaret yollarını kısmen kontrol altına almayı sağladığı için önem taşıyan “Mısır’ın fethi”aslında bir “karşı hamle” anlamı taşıyordu. Çünkü Ümit Burnu’nu çoktan keşfetmiş olan Avrupalılar Hint Okyanusu’na hem ticarî hem de askerî filolarını kolayca sevk etme imkânı bulduktan sonra başvurulan bir çareydi Mısır Seferi...