Belki bir gün uzun uzadıya tartışırız bu “bilimsel” seferi. Ama bugün konumuz Korsikalı cihangirin değil, Yavuz’un Mısır seferi…
Napolyon’dan üç asır kadar önce Mısır’ı Osmanlı topraklarına katmış olan Yavuz Sultan Selim de piramitlerle ilgilenmiş, fetihten sonraki günlerde özel olarak görmeye de gittiği bu gizemli yapıların ne zaman ve kimler tarafından inşa edildiğini öğrenmek istemişti. Yavuz’un karşısına bu konuları bilebileceği düşünülen yaşlı bir adamı getirdikleri, ama Osmanlı padişahının sorularına ihtiyarın “bunları bilen yok” cevabını verdiği anlatılır kaynaklarda.
Yavuz buradan oraya bilim adamı götürmemişti Napolyon gibi. Ama götürmüş olsaydı da bizim ulemadan antik Mısır tarihi konusunda oradaki yaşlı adamın verdiği cevaptan fazlasını işitebilir miydi? Muhtemelen hayır. Mısır ulemasıyla Osmanlı uleması arasında evreni, dünyayı ve insanı tanıma isteği veya merakı bakımından fazla bir fark yoktu çünkü.
Yavuz’un buradan oraya bilim adamı götürmediğini biliyoruz. Ancak çok sayıda bilim adamını oradan buraya getirmiş olduğu da söylenir. Bunun doğruluğunu en azından ben bilmiyorum. “Kahire ve Tebriz’den yaklaşık 1500 tüccar ve zanaatçıyı İstanbul’a getirmişti” diyor İnalcık.