Buna bakarak “AK Parti’de farklı kanatlar var” tespiti yapmak doğru olmaz.
Parti içinde farklı çıkarları temsil eden kanatlardan ziyade politika anlayışı olarak -uluslararası ilişkiler literatüründeki anlamıyla- “idealist-realist” bakış açıları farklılaşması olduğunu ileri sürmek de abartılı olur. İşin aslı, bugün aşırı merkeziyetçi bir anlayışla yönetilen -ve ülkeyi de aynı anlayışla yönetmeye çalışan- iktidar partisinde farklı kanatlardan söz etmek yerine belirli somut konular hakkında farklı tavır önerileri ortaya çıkabileceğinden söz etmek daha mantıklı. Zaten bu anlamda Tayyip Erdoğan’ın zihninde de “iki ayrı kanat”olduğunu görmek zor değil.
Erdoğan bilhassa ekonomi ve dış politika gibi toplum üzerindeki etkileri hayati olan -ve üstelik hızlı ve somut biçimde görülebilen- iki hassas sektördeki icraatıyla bunu hep gösterdi. Şartlara göre bazen “idealist” bazen “realist” olarak görülen tavırlar aldı. Bir genelleme yapmak gerekirse, toplumdaki ideolojik-kültürel bazlı taleplere cevap vermek ve bilhassa son zamanlarda kendi kitlesini konsolide edebilmek için “idealist” olarak görülen adımlar atarken devlet gemisinin yüzdürülmesi bağlamında “realist” çizgiden pek ayrılmadı. (İsterseniz realist kelimesini pragmatist diye de okuyabilirsiniz.)