Birden bire üzerimize bastıran zam yağmuru aslında ekonomistlerin beklediği bir şeydi. Çünkü ekonomide vermek için almak, almak için de vermek gerekiyor. Oy almak için verilenleri yerine koymaktan söz etmiyorum yalnızca. Belirli bir süreç boyunca kaybolan değerlerin bir yerden çıkarılması da gerekiyor. Kimileri bütün bu kayıpların Karadeniz’de bulunan doğalgazla veya Gabar’dan fışkıran petrolle karşılanabileceğini ummuştu ama öyle olmadı. İğneden ipliğe her şeye gelen zamlar tek kaynağın vatandaşın cebi olduğunu gösterdi.
Son beş altı yıldır uygulanan ekonomi politikaları esas olarak bir yönetim zihniyetinin yansımasından ibaretti. Bu da anlaşılamadı. Çoğunluk kim olsa aynı sorunlar yaşanacaktı diye düşündü. Kimileri de başımıza gelenlerin uygulanan ekonomi politikalarıyla ilgisini kurmak istemedi. Dış güçlerin işi olduğuna inandı. Bütün bunlarla başa çıkabilmek için iş başındaki hükümetin etrafında kenetlenmek gerektiğini kabul etti. Söz konusu problemin sorumlusu olarak mevcut yönetimin yanlışlarını görenlerin bile bir kısmı “Onlar bozdu ama yine onlar düzeltebilir” görüşüne yatırım yapmayı tercih etti.
Nitekim seçim sathımailine girildiğinde...