Milletimiz, kazanca göre hesaplanınca, dünyanın en cömert insanlarından oluşuyor. İyiliğin eliyiz. Dil, din ve ırk farkı gözetmeksizin muhtaçların, gariplerin, haksızlığa uğrayanların, zulme maruz kalanların yardımına koşuyoruz. Önceliğimiz insaniyet.
Başkalarına karşı merhametliyiz. Şefkat doluyuz. Peki, aynı hassasiyeti ve yakınlığı birbirimize karşı gösteriyor muyuz? Hem sorumuz, hem esaslı sorunumuz budur. Bir insanın sokaktakilere kibar, evdekilere kaba davranması gibi.
Cömertliği sadece maddi şeylerle ölçemeyiz. İyiliğin ne kadar geniş bir anlam dünyası olduğunu düşünelim. Mesela: Sıkıntılı zamanlarımızda gelen candan bir selamdan daha güzel ne olabilir? – Nasılsın, iyi misin? Bir ihtiyacın var mı?
Artık soralım: Cimri miyiz?
Birbirimizin emeğini görme ve gösterme konusunda cimri olduğumuz söylenebilir. Fedakârlıktan doğan kıymetli çabalara ve yetenekli hamlelere kayıtsız kalabiliyoruz.
Sevgimizi, beğenimizi belli etmede cimri sayılırız. Daha çok beğenmediklerimizi dile getiriyoruz. Kusurları öne çıkarıyoruz. Belki de fıtrattan kaynaklanan bir hal bu. Misal: Şahsımıza yapılan iyilikleri pek söylemez, öte yandan küçük bir kötülüğü bile büyüterek anlatırız.