İlk dantelli Osmanlı pulları 1865 yılında kullanıma giriyor. İşte bu tarihten Mütareke’ye kadar geçen dönemin damgalı pullarını toplamaya gayret ediyorum. Damgaların okunaklı olması şartıyla. Acı olan, bize ait bu damgalara ecnebilerin daha çok ilgi göstermesi. Bu durumu izah etmekte zorlanıyorum. Mesela Sultan Abdülhamid dizisi izlenme rekorları kırıyor ama onun dönemine ait kültürel mirasın takipçileri her geçen gün azalıyor.
Balkanların kaybından sonra hazırlanan Osmanlı haritalarında, o topraklar Esir Vatan olarak adlandırılıyor. Rumeli, kara bir zeminin içinde. Evet, matem. Şen gittik, yaslı döndük. Ben de bu iş için siyah bir albüm seçtim. Devamında Filistin, Yemen, Irak, Suriye elden çıkıyor.
1918 itibariyle Anadolu’nun dışında kalan topraklarımıza ait damgaları bir albümde topluyorum. Sırtındaki etikette Eski Vatan yazıyor. Peki, ismi nereden geliyor? Yahya Kemal’in Mütareke acısını dile getirdiği 1918 başlıklı şiirinden üç dize: “Ölenler en sonu kurtuldular bu dağdağadan / Ve göz kapaklarının arkasında eski vatan / Bizim diyar olarak kaldı ta kıyamete dek.”
Haddimizi aşmadan biraz açalım: Mesela 1911 yılında vefat eden bir insanımız; Üsküp, Selanik, İşkodra, Yanya gibi beldeleri bizim bilerek hayata gözlerini yumdu. Sokaktaki insanlara bir yıl sonra buraları tamamen kaybedeceksiniz denilseydi, nasıl tepki verirlerdi acaba? Kimse ne olduğunu anlamadan, birkaç ay içinde, asla eksiksiz sayamayacağımız kadar il ve ilçe kaybolup gitti. Kaybettiklerimizi hatırlayıp elimizde kalanlara sıkıca sarılmamız gerekiyor. Tecrübe üzücü bir şeydir.
RUMELİ COĞRAFYASINDAN KALANLAR
Pul koleksiyonu deyince nice insanın yüzünde alaysı bir ifade oluşuyor. “Pul mu kaldı yahu?” Bunlar bizi etkilemez. Pullarımızın üzerindeki bu damgalar, özenle korunan çanak çömlek parçalarından daha değersiz değil. Üstelik bizim büyük serüvenimize ait. Yoldaki işaretlerimiz.