Kaybettiğimizi sandığımız ve bunun için üzüldüğümüz birçok şey, zaman içinde kazanca dönüşebiliyor. Allah bizi yüklerden, ağırlıklardan kurtarmış meğer. Buna karşılık bazı maddî kazançlar da manevî kayıplara sebep olabiliyor. Fakat dostluk başka.
İnsan belli bir yaştan sonra yeni dostlar pek edinemiyor. O yaşına kadar kimlerle gelmişse, yine onlarla devam etmek istiyor. İlişki kuruyor ama tam mânasıyla dostluk kuramıyor.
Bazen de birbirinizi sonradan buluyorsunuz. Uzun zamandır tanıdığınız, bildiğiniz, ara sıra selamlaştığınız bir isimdir. Fakat dostluk, yıllar sonra gerçekleşir. Bunu çok düşündüm. Vardığım yer: Kader, birbirlerini ziyan etmesinler, kıymetlerini iyi bilsinler diye, bazı dostlukları geciktiriyor. Gençliğin acemiliğinde değil, orta yaşın olgunluğunda buluşturuyor onları. Tam buradan seslenelim: Keşke bazı isimlerle gençken değil de şimdi karşılaşmış olsaydım.
Dostluk evvela nasip meselesidir. Falanca kişi nasibinizde yoksa eğer, onu kazanmaya çalışmanız beyhudedir. Nasıldı o söz? Her kuş kendi cinsiyle uçar.
Bunu da mutlaka söyleyelim: Vaktinden önce ve sonra diye bir durum yoktur. Her şey vaktinde olur. Yüce Takdir.
***