Haksız kazanç, yüksek kâr, çıkar sağlamak, menfaat temin etmek, krizi fırsata çevirmek, ihaleye fesat karıştırmak… Bunların hepsinin toplamından güzel bir kelime çıkar mı?
İçlerinden bir tanesini seçelim ve o menfaat olsun.
Menfaat her dili konuşur, türlü kılıklara girebilir. Nerede bir imkân birikmişse, onu orada görürüz. Hemen “içimizden biri” haline gelir. Şartlar değişmeye başlayınca, en önce uzaklaşandır o.
Menfaatin ilkesi ve insafı yoktur. Basitçe söylemek gerekirse, kazancına bakar. En ulvi kavramları bile sıçrama tahtası olarak kullanmaktan çekinmez.
Menfaat, hiçbir uyarıyı, nasihati üstüne almaz. Sürekli bir bahanesi, kendince haklı gerekçesi vardır. “Herkes böyle yapıyor” der. Hayır, herkes öyle yapmıyor.
Menfaatin terazisi bozuktur. Liyakat ve ehliyet sahibi olup olmadığına bakmaz. Geldiği veya ulaşmak istediği yer onun hakkı mıdır, düşünmez.