Kardeşim İsmail dünya hayatına veda ettiğinde ben altı yaşında idim. Konu ondan açılınca babam hiç konuşmaz, sessizce odadan çıkardı. Annem birkaç yıl önce sadece şunu dedi: “Kırk yıldır gözümün önünden bir an olsun gitmedi.” En yakınımız bile olsa, iç âleminde neler yaşıyor, elbette bilemeyiz.
İsmail, yıllar boyunca, hepimizin bildiği bir sır olarak kaldı.
Sokağımızda kardeşimle aynı yıl doğan bir başka İsmail vardı. Komşumuzdu. Annemin ona nasıl farklı baktığına defalarca şahitlik ettim.
Dört yıl önce bitirdiğim Berhayat isimli şiirde, kardeşime yaşayamadığı bütün o yılları anlatmaya çalıştım. Kırk yıl ve yüz altmış iki dize: Herkes uyurken yazdığım sana…
Cennete gideceğine inandığımız halde, onun kaybı bizi neden bu kadar derinden etkilemişti?
***