İbrahim Tenekeci Yeni Şafak Gazetesi

Yeni havalimanı ve civarı

İstanbul posta damgalarından oluşan müstakil bir koleksiyonum var. Tatar postasından harf inkılâbına kadar olan dönem. Yani 1840 ile 1928 yılları arası. Bu koleksiyonun adı, Aziz İstanbul. Çatalca...

31 Ekim 2018 | 5.141 okunma

İstanbul posta damgalarından oluşan müstakil bir koleksiyonum var. Tatar postasından harf inkılâbına kadar olan dönem. Yani 1840 ile 1928 yılları arası. Bu koleksiyonun adı, Aziz İstanbul.

Çatalca, İstanbul’a bağlı küçük bir sancak merkezi. Yıllar içinde bu bölgeye özel bir ilgim oluştu. Köylerini, yollarını ezberledim. Mesela Osmanlı zamanında Karacaköy, Karaburun, Midye ve Istranca’da postane varmış. Midye’nin ismi Kıyıköy olarak değiştiriliyor. Istranca Binkılıç, Podima Yalıköy oluyor. Buna benzer isim değişiklikleri buralarda çok fazla. Eski anlaşmalarda geçen “Midye – Enez Hattı” bize uzak bir ifade gibi geliyor. Fakat Midye’nin Kıyıköy olduğunu öğrenince iş değişiyor. Hemen şurası. Yeni İstanbul Havalimanı’nın biraz ilerisi.

Kıyıköy’e gelmişken hemen gitmeyelim. Çatalca Savunması sırasında, Trabzonlu gönüllülerden oluşan bir birlik, Bulgar ordusunu arkadan çevirmek maksadıyla Kıyıköy sahiline çıkarma yapıyor. Bulgar nöbetçiler, gecenin içindeki hareketliliği erken fark ediyor. Kayıp sayımız kesin olmamakla birlikte, birçok şehit ve esir veriyoruz. Ne yazık ki sahilde ve köyün içinde, bu acı olayla ilgili herhangi bir bilgi notu ve işaret göremiyoruz. İnsanlar habersiz bir şekilde plajda yüzüyor, güneşleniyor, eğleniyor. Furkan Çalışkan’ın yeni çıkacak kitabından bir cümle: “Artık toprak değil, anlam kaybediyoruz.” (Uzakların Saldırısı, Profil Yayınları, sayfa 59.)

Yazımıza konu olan bölge, acı ve tatlı olmak üzere, sayısız millî hatırayı içinde barındırıyor.

Yeni İstanbul Havalimanı, Kuzey Ormanları’nın bittiği yerden başlıyor. Buralar eski kömür havzalarının olduğu yerler. Geniş arazide irili ufaklı çok fazla tatlı su gölü vardı. Bu göller, kömür çıkarılan ve sonra kapatılmayan çukurların suyla dolmasından oluşmuş. Boğulma vakalarının çok sık yaşanması, diplerinin balçık olmasından kaynaklanıyor.

Kömür bahsine biraz devam edelim. Ağaçlı ve Çiftalan köylerinden çıkarılan kömür, bir dekovil hattı vasıtasıyla Silahtar’a getiriliyor. Uzunluğu kırk kilometreyi aşan bir demiryolu hattı bu. Belgrad Ormanı ve Kâğıthane’den geçip Eski Elektrik Fabrikası dediğimiz tesise ulaşıyor. Orası bugün özel bir üniversiteye verildi. Ne yazık ki tarihi dokusunu ve kimliğini her geçen gün kaybediyor. Çünkü sürekli ek binalar inşa ediliyor. Bu biçimsizliğe kim dur diyecek?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kastamonu hakkında 28 Eylül 2019 | 529 Okunma Ölümle ilgili 25 Eylül 2019 | 619 Okunma Son zamanlar 21 Eylül 2019 | 275 Okunma Buradan bakınca 18 Eylül 2019 | 3.038 Okunma Takip mesafesini korumak gerekiyor 14 Eylül 2019 | 389 Okunma