Her insanın hayatında iniş ve çıkışlar olur, olmalıdır. Hayatın bir yolculuk olduğunu biliyoruz. Gideceğimiz yere ulaşmak için bazen dağlara çıkar, bazen ovaya ineriz. Derin vadilerle karşılaşırız. Zorluk ile kolaylık daima birbirini tamamlar.
Dağcılık yapanlar bilir. Ani rakım yükselmeleri bünyede sorun oluşturur. Vücut bulunduğu ortama hemen alışamaz, zayıflık gösterebilir, hastalık çıkabilir.
Bu bilgiyi günlük hayatımıza, mevcut duruma nasıl uyarlayacağız?
Emeksiz ilerleyen, ilişkilerle yürüyen ve zahmetsiz bir şekilde zirveye ulaşan insanlar görüyoruz. O yüksekliğe yürüyerek değil, araçla çıktılar. Yorulmadan. Bu durumun yan etkilerine neredeyse her gün şahitlik ediyoruz. Başka bir şeye dönüşüyorlar.
Kıymetli ve kalıcı olan, her metrenin hakkını vermektir oysa. Yorulmaktır. Ara sıra mola verip çevreyi seyretmek, bitkileri ve toprağı incelemektir. Evet, tanımak. Böylece bulunduğunuz yerle ilgili bir fikriniz oluşur. Neredeyim, kimlerleyim? Hürmet buradan başlar.
Camiayı tanımayan bir kimsenin en yukardan hüküm cümleleri kurduğunu düşünelim. Tam manasıyla bilmediği, tanımadığı insanlar adına konuşuyor, onları temsil ediyor. Ayrıca bakınız: Yüksek irtifa hastalıkları.