İnsan, tabiatın sahibi değil, bir parçasıdır.
Zırar, karşılıklı zarar verme anlamına geliyor. İki düşman devletin, rakip firmanın yahut siyasi partinin birbirlerine zarar vermeye yönelik çabalarına ‘zırar’ diyebiliriz. Eski dostların küstükten sonra mahrem meseleleri ortaya dökmeleri de böyledir. Bu yolun sonu bellidir: Kazanan da kaybediyor.
Tabiat bizim düşmanımız veya rakibimiz değildir. Doğaya verdiğimiz zararlar, zırar olarak geri dönmeye başladı. İklimler değişiyor, doğal afetler artıyor, hiç olmadık tabiat olayları yaşanıyor. Dengeyi bozan bir çam ağacı yahut saka kuşu olamaz.
Yoğun biçimde kullanılan zirai ilaçlar, su kaynaklarına orantısız müdahale, toprağın yüksek verime zorlanması, kazanma hırsına endeksli sanayileşme, neredeyse kişi başına kadar inen motorlu taşıtlar vs. Mesela ne yapılırsa yapılsın, trafik sorununa çözüm bulunamıyor.
Aşırı otlatma, bitkileri yok eder. Çünkü tohum verecek fırsatı bulamazlar. Aşırı tüketimin neye karşılık geldiğini bu örnek üzerinden düşünelim.
DOĞRU DOKUNUŞLAR