Günümüzde sosyal değerden, ekonomik değere doğru hızlı bir kaymanın yaşanmakta olması, insana yatırımı engellemektedir. Ekonomik gelişmelerin sosyal alanı perdelemesiyle hak arayışları da azalmaktadır. Hatta sivil toplum, devlet, piyasa ve aile ilişkileri dışında konumlanamadığından hak talep edememektedir. Kalkınmanın, reflekslerin değil şuurun bir eseri olduğunu bilenler bu durumu değiştirmek zorundadır. Bu açıdan sistemin sürekli refleks oluşturduğu bir yapıda, şuur üreten kaynaklara odaklanmak kaçınılmazdır.
Bugün bunu kavrayan ve görünen anlık sorunların ötesine geçecek insanlara ihtiyacımız var.Bunun modeli ise; “bildiklerinizi yaptığınızda, bilmediklerinizi Allah’ın size öğretmesi”dir. Bu her zaman açık olan bir kapıdır ama insanlar anlık sorunların ötesine geçemediği için bu kapıdan içeri girmeyi akledemezler. Bu yüzden bu görev sivil toplum kuruluşlarının sorumluluğudur. “Kudüs İslam’ındır” mitingi bunun en güzel örneğidir.