Ülkemizdeki siyasi durum, 1970’lerin sonunda İsviçre saat sektörünün içine düştüğü krize benziyor. Saat üreticileri krizi aşmak için kendilerine şu soruyu tekrar sordular: saat nedir? Bu soruya aranan cevaplar ışığında ‘ikinci saat’ teklifinde buluştular ve aynı kişiye ikinci saat (toplantı saati, spor saati) satılarak kriz aşıldı. Şimdi 2017 sonrası ve partili cumhurbaşkanlığı sürecinde çıkış için sormalıyız: parti nedir?
Eğer partiler, hak ve adalet mücadelesinde bir buluşma noktası ise umut var demektir. O zaman bu umudun simgesi, vaatleri ve hedefleri olmalıdır. Çünkü “yalnızca iktidarı elde etmek ve tutmak için icra edilen siyaset, insan dâhil her şeyi nesnelleştirerek kullanır; yönetmez; bir yön-vermez”! Bu dikkate alınmaksızın 2023 hedefleri ile 2019 hedeflerine yürünemez. Bu görüldüğü için olsa gerek, “yorulan kenara çekilsin” ve “metal yorgunluk” gibi ifadeler kullanılıyor.
Temel sorun herkesi kuşatacak anlayıştan uzaklaşılmasıdır. Sürekli geçmişi tekrarlayan ama yeni ve faydalı olanı bir türlü ortaya çıkaramayanların kötü üzerinden kötünün iyisini pazarlaması tutmuyor artık. Çünkü yeni nesil, anlattıkça değil, kendini tanıttıkça büyüteceği bir heyecan arıyor. Bu heyecana ortak olmak isteyenler, 2023 gibi genel ve içeriği belli olmayan hedefler yerine, mikro sorunlara odaklanıp, “sosyal siyaset” oluşturacak alanlara yönelir. Ekonomi ve sosyal hayattaki sorunu gündeme taşıyarak, çözüm önerilerini sıralar. Çünkü mağduriyetleri gidermeyen bir siyasetin sadece vaatlerle yol alması mümkün değildir.