İhsan Aktaş
İhsan Aktaş Yeni Şafak Gazetesi

Kılcal damarlara kan gelecek mi?

Büyük İslam âlimi İbn Arabi, devlet yönetimini tarif ederken şöyle der: “Başkent kalbe benzer; kalp, kanı en kılcal damarlara kadar iletecek ve sağlıklı bir şekilde geri alacak. Kan, kalbin etrafında birikirse önce kendisini, sonra bedeni çürütür” İbn Arabi’nin bu sözü, siyasetin sorunlarını ve çözüm yollarını içinde barındırıyor. 2019 yerel seçimlerinden sonra Kriter dergisine verdiğim geniş mülakatta Prof. Dr. Yusuf Özkır ilginç bir tespitte bulunmuştu. “Genelde gazeteciler ve yorumcular muhalefet

09 Şubat 2025 | 390 okunma

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Büyük İslam âlimi İbn Arabi, devlet yönetimini tarif ederken şöyle der: “Başkent kalbe benzer; kalp, kanı en kılcal damarlara kadar iletecek ve sağlıklı bir şekilde geri alacak. Kan, kalbin etrafında birikirse önce kendisini, sonra bedeni çürütür”

İbn Arabi’nin bu sözü, siyasetin sorunlarını ve çözüm yollarını içinde barındırıyor.

2019 yerel seçimlerinden sonra Kriter dergisine verdiğim geniş mülakatta Prof. Dr. Yusuf Özkır ilginç bir tespitte bulunmuştu. “Genelde gazeteciler ve yorumcular muhalefet partilerini eleştiriyor; fakat siz aynı zamanda dönüp AK Parti’ye de önerilerde bulunuyorsunuz. Bu, çok da alışılmış bir tutum değil,” demişti. Köşe yazılarımı takip edenler bunu çok rahatlıkla görebilir.

Nitekim bu dava, sadece bir partiden ibaret değil; daha uzun ömürlü ve daha güçlü olması için kendimce çabalıyorum. Ancak sorunlu alanlarla ilgili herkes sureti haktan görünüp sustuğunda, bu alanlar nasıl iyileştirilsin?

Türkiye’nin gelecek vadeden bir partisi var ve dünya çapında siyasal etki üreten Sayın Erdoğan gibi bir lideri bulunuyor. Muhalefetin dağınık yapısı göz önüne alındığında, AK Parti’nin güçlü bir şekilde geleceğe dönük vizyon geliştirmesi, ülke çıkarları açısından bir zorunluluk gibi görünüyor.

Bu ülkenin siyasi tarihini bilmeyen ve AK Parti’ye sadece iktidar saikiyle ilgi duyanlar, AK Parti devrimlerinin ne anlama geldiğini anlamakta zorlanabilir. Oysa AK Parti devrimlerinin arkasında, bu mazlum milletin yüzyıllık mücadelesi yatıyor.

AK Parti’nin demokratik ve kalkınma devrimlerinin karşısında sadece tek parti zihniyeti yok; adım adım tam bağımsızlık yolunda güçlenen Türkiye’yi, eski Türkiye’ye döndürüp kontrol altına almak isteyen emperyalist Batılı devletler de var.

Bu bağlamda, AK Parti’nin geleceğe doğru atacağı adımlar, aynı zamanda tam bağımsızlık sürecinin ve dış politikada ortaya çıkan güçlü Türkiye duruşunun kalıcılığı açısından hayati önem taşıyor.

Türk halkı, çeyrek asırdır Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsi idaresinden memnun olduğu için onu baş tacı ediyor. Büyük kongrede siyasete katacağı yeni ruh ve bürokraside eskiye dönüş hevesini engelleyecek adımlar, Cumhurbaşkanımızın sağduyulu yönetimine parti ve bürokrasiyi daha fazla yaklaştıracaktır.

AK Parti’ye oy verebilir seçmen kitlesi %40’lara düştü. Bu oranın %50’lerde olması gerekir ki, parti oyları %40-45 bandına yükselsin. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında, AK Parti’nin oy potansiyeli %55’lere kadar çıkmıştı.

Parti yaşının ilerlemesiyle birlikte, AK Parti içinde bir yaşlanma sorunu ortaya çıktı. İlginç bir şekilde, Cumhuriyet Halk Partisi son on yılda gençleşen bir profile sahip olmaya başladı. Önceki yıllarda CHP, yaşlı bir parti olarak anılırdı. Parti yöneticileri açısından AK Parti, Türkiye’nin en genç partisi olmaya devam etse de, bu durum belki yeni söylem ve siyasetle aşılabilir.

AK Parti, bugüne kadar toplumsal değişim talebini muhalefetten önce yakaladı ve zaman zaman siyasette daha fazla aktör değiştirerek değişim ihtiyacını kendi eliyle yönetti. Ancak partinin çeyrek asırlık ömrü, birçok aktör açısından toplumda bir yorgunluk oluşturdu. Türkiye’deki deterjan markalarından biri, her yıl “yeni” ibaresiyle bir kampanya düzenler ve bu yeniliği sürekli yönetir. Benzer şekilde, AK Parti’nin de bir “Yeni AK Parti” imajı oluşturmaya ihtiyacı var.

AK Parti, devrim niteliğinde işler yaptı; bunları saymaya kalksak haftalar sürer. Ancak toplumun sosyolojisi ve talepleri değişti. Tıpkı 2002’de olduğu gibi, bugünün sosyolojisinin yeni talepleri doğru okunmalı ve politikalar bu taleplere göre yeniden şekillendirilmelidir.

Liderin gücü, vizyonu ve icraatları çok önemlidir. Anadolu insanı, liderin vizyonuna bakarken, yanındaki siyasetçi ve bürokratların kalitesine de dikkat ediyor.

Bu milletin CHP’den bir beklentisi yok; AK Parti’yi desteklemeyi ve işleri ona havale etmeyi seviyor. Ancak bunaldığında dönüp muhalefete bakıyor.

Büyük kongrede atılacak adımlar, AK Parti’nin geleceğini şekillendirecek mi? Kılcal damarlara kan yürütecek mi? İşte asıl mesele bu.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İran başarısız olan bölgesel kaos siyasetinden vazgeçecek mi? 11 Mart 2025 | 195 Okunma Terörsüz Türkiye ve CHP’nin büyük çıkmazı 09 Mart 2025 | 598 Okunma ABD ile Avrupa arasındaki çatlak giderek derinleşiyor 04 Mart 2025 | 344 Okunma Türkiye bugünlere nasıl geldi? 02 Mart 2025 | 323 Okunma AK Parti çeyrek asrın kongresi ile yenilenirken Cumhuriyet Halk Partisi siyasetten koptu 25 Şubat 2025 | 317 Okunma