İhsan Aktaş
İhsan Aktaş Yeni Şafak Gazetesi

Türkiye bugünlere nasıl geldi?

Dün Kandil’den gelen mesajda, PKK Abdullah Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda kendisini feshedeceğini ilan ettiği belirtildi. Bu, Yeni Türkiye’nin ufuklarını yüzyıl ötesine taşıyacak bir zeminin oluşması anlamına gelir. Sezai Karakoç’un bütün yazılarında sıklıkla dillendirdiği bir "Gündönümü" ifadesi vardır. Farklı yazılarda farklı anlamlar ve içerikler kazanıyordu. Türkiye ve bölge ülkeleri için bu, bir gündönümüdür. İki yüzyıldır yenilgi, kayıp ve kara haber almaya alışmış mazlum Anadolu insanı,

02 Mart 2025 | 0 okunma

Dün Kandil’den gelen mesajda, PKK Abdullah Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda kendisini feshedeceğini ilan ettiği belirtildi. Bu, Yeni Türkiye’nin ufuklarını yüzyıl ötesine taşıyacak bir zeminin oluşması anlamına gelir.

Sezai Karakoç’un bütün yazılarında sıklıkla dillendirdiği bir "Gündönümü" ifadesi vardır. Farklı yazılarda farklı anlamlar ve içerikler kazanıyordu. Türkiye ve bölge ülkeleri için bu, bir gündönümüdür. İki yüzyıldır yenilgi, kayıp ve kara haber almaya alışmış mazlum Anadolu insanı, gündönümünden sonra hep hayırlı haberler alacaktır ve gün dönmüştür.

Emperyalistlerin kurmuş oldukları kültürel ve siyasi hegemonyadan dolayı kendi faziletlerimizi dahi korkarak dillendirdiğimiz için Türkiye’de Sayın Erdoğan’ın devrimlerinin neye karşılık geldiğini hâlâ anlayamadık.

Dün Suriye’de halk devrimi oldu ve kısa sürede yeni bir devlet kuruldu. Hemen ardından yapılan tartışmalarda devekuşu gibi kafasını kuma gömenler, "Efendim, bu işin arkasında İsrail var, ABD var" demeye başladılar. Yaşanan aşağılık kompleksinden dolayı Türkiye’nin sürece olan katkısı, bir grup sömürgeci bekçi güruhunun aklına bile gelmedi.

Genar, Türkiye Raporu adı altında her ay bilimsel araştırmalar yaparak rapor hazırlıyor. İnanın, bir yıl içinde konular eskiyor ve biz aylık yayında dahi gündeme yetişmekte zorlanıyoruz.


Bugünlere nasıl geldik?

Suriye iç savaşı ile birlikte ABD ve Türkiye’nin çıkarlarının ortak olmadığı ortaya çıktı. Diğer taraftan, bu deneyim uluslararası güçlerin NATO vb. ülkeleri koruma amacının Türkiye bir anlam ifade etmediğini iyice anlaşılır hâle getirdi.

ABD ile Türkiye’nin çıkarları çatışınca, PKK, FETÖ ve DEAŞ anlaşmış gibi Türkiye’ye saldırıya geçti. Türkiye için bağımsızlık yönünde adım atmak zor bir karardı.

Öncelikle Türkiye sert gücünü devreye soktu. Daha sonra Libya, Katar ve Azerbaycan’daki başarılar geldi. NATO ile kurulan bütün dış politika ilişkileri çöktü. Türkiye’nin yıkılmadan ayakta kalması, güçlü ordusuyla var olması ve tüm diplomatik ilişkileri kendi gücüyle yeniden oluşturması sağlandı. BAE, Mısır, Suudi Arabistan ve bölgesel ilişkiler yeniden şekillendi.

1. Pençe-Kilit Harekâtı ve Kalkınma Yolu Projesi ile Irak’ın istikrarı merkeze alındı. Irak’ın bir devlet olarak Türkiye ile birlikte güçleneceği kanaati oluştu.

2. PKK’nın Suriye ile bağlantısı kesildi ve kilit kapandı.

3. Terörle mücadele devam ederken demokratik kazanımlardan vazgeçilmedi. Türkiye genelinde demokratikleşme süreçleri daha da güçlendirildi.

4. Güneydoğu Anadolu’nun kalkınması sağlandı. Kamu hizmetlerinden eşit şekilde yararlanma imkânı artırıldı ve geri kalmışlık hissi azaldı.

5. Devlet, Diyarbakır ve İzmir’i kamu yatırımları anlamında eşitledi. Hatta Diyarbakır daha avantajlı hâle geldi.

6. Bölgesel konjonktür değişti ve Türkiye bölgesel bir güç hâline geldi.

7. Suriye’de halk devrimi gerçekleşti ve yeni devlet Kürtleri asli vatandaşları olarak tanımlıyor.

8. Türkiye, NATO içinde bağımsız politika geliştirmeye başladı. Bağımlı değişken olan Avrupa ülkelerinin ne hâle düştüğünü adeta karikatür gibi izliyoruz.

9. Cumhur İttifakı, MHP birlikteliğinden dolayı eleştirildi. Ancak Cumhur İttifakı, bugüne kadar bölge meseleleri ve Kürtlerle ilgili hiçbir kazanılmış haktan geri adım atmadı. Son çağrıyı yapan Sayın Devlet Bahçeli olduğuna göre, bu eleştirinin de yersizliği ortaya çıkmıştır.


Bu süreçte PKK’da neler değişti?

1. PKK ideolojisini kaybetti. Özellikle ABD, Suriye rejimi ve İran’ın telkinleriyle milli çözüm sürecinden vazgeçmesi, örgütü doğrudan yabancıların tekeline geçen bir yapı hâline getirdi.

2. Çukur terörü, toprak koparmaya yönelik bir girişimdi. Kürtlerin hiçbir zaman böyle bir talebi olmadı.

3. Çukur teröründen sonra halk, PKK’nın hiçbir eylem çağrısına cevap vermedi. HDP’nin mitinglerine katılmadı. Ancak %10’luk bir oy dilimi sürekli DEM Parti’nin arkasında kaldı. Bunun amacı şuydu: "Kardeşim, rotanız Ankara ve siyaset; başka fantezilerden vazgeçin."

4. Bölgenin kalkınması ve gelişmesiyle birlikte sosyoloji değişti. İnsanlar büyük oranda şehirlerde yaşamaya başladı ve lüks yapı stokları oluştu. Kimse bu konforu bozup dağa çıkmak istemiyor.

5. PKK, terör örgütü olarak var olmanın yolunu seçseydi, küresel güçlerin kiralık askeri olmaktan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanı olmaktan öteye geçemeyecekti.

Bütün bu süreçlerle ilgili yüzlerce alt başlık oluşturulabilir. Terörün bitmesi ve Türkiye Yüzyılı’nda Türklerin ve Kürtlerin, bin yıllık geçmişte olduğu gibi, bin yıllık geleceği birlikte inşa etme ruhu bu milletin kendisine aittir.

Kırk yıllık süreçte yüz binlerce insanımız teröre kurban gitti. Fakat sokakta hiçbir Türk ile Kürt birbiriyle kavga etmedi.

Bu millet, imparatorluk bakiyesi büyük bir millettir. Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük vizyonu ve Sayın Devlet Bahçeli’nin cesur çıkışı büyük önem taşımaktadır. Bu milletin büyük sabrı, bize gelecek bin yılın kapılarını aralamıştır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İran başarısız olan bölgesel kaos siyasetinden vazgeçecek mi? 11 Mart 2025 | 195 Okunma Terörsüz Türkiye ve CHP’nin büyük çıkmazı 09 Mart 2025 | 598 Okunma ABD ile Avrupa arasındaki çatlak giderek derinleşiyor 04 Mart 2025 | 344 Okunma Türkiye bugünlere nasıl geldi? 02 Mart 2025 | 323 Okunma AK Parti çeyrek asrın kongresi ile yenilenirken Cumhuriyet Halk Partisi siyasetten koptu 25 Şubat 2025 | 317 Okunma