Aslında bugün Malatya öğretmen evindeki dost meclisinde farklı düşüncelerdeki insanlarla yapmış olduğumuz dostane tartışmayı yazacaktım. Özelikle de kalkınma bakanlığında müşavir olan Kürt bilgesi Melik Adnan Çelik ile Kürtler’in tarihsel hikayesi ile ilgili sohbetimizi ve kendisinden inanılmaz derece bilgilendiğimi yazıya dökmeye çalışacaktım ama gündem öyle hızlı dönüyor ki ve Türkiye yüzyılın kırılmasının arifesindeyken bu ülkenin nefes borusunun en tepedeki insana ne oluyor sorusunu sormak aciliyeti doğdu.
Gece 01 sıraları şehrin sessizliği içerisinde sadece rüzgarın hafif hafif sessizliğe bende varım dediği saatlerde uzun yılların ardından ve sanki ilk defa karşılaşıyormuşuz gibi duygu dolu bir nasılsın, ne var ne yok muhabbettinden sonra benim soru sormama fırsat vermeden başladı anlatmaya. Hem soruyordu hem de kendisi cevaplıyordu.
“Senden sonra iki randevum daha var onun için çok uzatmadan ve özür dileyerek merak ettiğin neyse, ki biliyorum onları anlatayım sana. Önce tanımı doğru koyalım dünya üretilmiş bir düşmana karşı üretilmiş hedef olarak bizim tam ortasında bulunduğumuz aslında kendisi olduğumuz bu coğrafyayı seçmiş bulunmakta.