Eleştiri kıymetli bir şeydir. Öyle her olay, olgu ve değer eleştiriyi hak etmez. Bir şeyin eleştiri nesnesi olabilmesi için ilk şart, kendi kendine yeterli olmasıdır. Kendi içinde bütünlüğü olan ve kendini tanımlayabilen bir karakter kazanmış olması gerekir. Kendi kendine yeterlilik ile mükemmeliyet skalasının bir yerinde konum alır eleştiri. Olduğu konumdan daha iyisine evrilmeyi, prensip olarak, eleştiri omuzlamak ister. Eleştiri ile gevezelik arasında bu kadar somut bir durum söz konusudur. Eleştiriyi yorum ve değerlendirmeden ayıran da, eleştirinin bizatihi kendinden değil de eleştiri nesnesinden söz etmesidir.
Bu konuyu akademik bir eleştiri tartışması ve tanımlaması için açmadım. Bir maksadım ve bir amacım var. 1978 yılından bu yana yazı yazıyorum. Siyaset, kültür ve diğer güncel konulardan oluşan söz konusu yazılar aracılığı ile düşünce dünyamıza, bir nebze ols