Bugünün siyasal konjonktüründe “Kürtleri temsil ediyoruz” iddiasını taşıyan iki ana eğilim var. Bir tanesi kendisini her türlü hukukun üstünde gören, liderliğini ve otoritesini hukukla sınırlandırmaya ve sınamaya şiddetle karşı çıkan; yapıp ettiği hiçbir faaliyetinin hesabını yargılamaya açmayan, sadece kendi otoritesine biat edilmesinde ısrar eden ve şiddeti her sorunun çözümünde temel araç haline getiren, melez ve kimliksiz eğilim.
Öte yandan, diğer eğilim ise en azından 1989 yılından bu yana, siyasi varlığını uluslararası hukuk ve meşruiyetin bütün zeminlerini zorlayarak, uluslararası camianın tanıdığı hukuk ve hükümranlık haklarını demokrasi ve hukuk içinde kalarak, diyalog ve işbirliğiyle, varlığının biçimine tescil ve onay arayan bir siyasi perspektifi kendine pusula haline getirmiş eğilimdir.
Kürdi