İstanbul’da, toplu taşıma araçları ile seyahat ederken çevremdeki insanları, onları rahatsız etmeden gözlemlemekten hoşlanıyorum. Yol boyunca araca binen, inen farklı insan yüzlerine odaklanır, yüzlerindeki sabit duyguların gerçek nedenleri hakkında kendi kendime tahminlerde bulunurum. O insanlara ve yüz ifadelerinde donmuş olan o duygulara dair farklı hikayeler uydurmaya çalışır, hayatlarının nasıl olduğuna ilişkin kimi öngörülerde bulunurum. Yüz manifestosunun çağrıştırdığı insan hikayelerini, yol boyunca kendimce kurgular ve o duygu ve düşünceler ile zihin dünyamın temelini oluşturan kendi fikirlerimi yeniden test ederim. Bazen çok sevimli sonuçlara ulaşabildiğim gibi, bazen de hüzünle suratıma bir yumruk yemiş gibi sersemlerim.
Bu sabah da yine bir dostumun randevusuna gitmek üzere evden çıkıp, metro istasyonunun yolunu tuttum. Sabahın