Ne kadar gereksiz varlıklar olduğumuzu, hiçbir şey ölümlü oluşumuzdan daha çarpıcı biçimde anlatamaz. Aslında ölümlü olduğumuzu cidden kabul etmek, bunu içimize sindirmek, daha bereketli ve merhametli yaşamak olur. Hayatlarımızın geçici olduğunu kabul etmek, hayatı oluşturan ne varsa onlar üstünde kurmaya çalıştığımız bir tür akıl dışı hakimiyetimizi gevşetebilir ve böylece her şeyden daha fazla lezzet alma imkanımız doğabilir. Bu anlamıyla ölüm ile barışmak, ona karşı hastalıklı bir istek duymanın tam tersidir.
Dahası, ölümü gerçekten, büyük bir ciddiyetle aklımızda tutabilseydik, olduğumuzdan çok daha erdemli bireyler olacağımız neredeyse kesin olurdu. Sürekli olarak ölüm anında yaşasaydık eğer, düşmanlarımızı affetmemiz, kötüleşen ilişkilerimizi onarmamız, birilerinin ölülerini gömme