ABD, 7 Ağustos'ta, İran'a karşı 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma kapsamında hafifletilen yaptırımların ilk kademesini yeniden devreye soktu. Yaptırımların ilk kademesi ABD dolarıyla gerçekleştirilen otomotiv endüstrisi, ticari uçak satın alınması, altının da dahil olduğu kıymetli maden ticaretiyle ilgili finansal işlemleri kapsıyor. Bu beklenen bir hamleydi. Kasım ayında İran petrol sektörünü hedef alan ek yaptırımların uygulamaya konması bekleniyor. Amerika’nın İran’a karşı tek taraflı adımları Türkiye’nin de aralarında olduğu ABD'li müttefikler arasında bazı ciddi sorunlara neden oldu. Uzmanlar İran'ı tecrit politikasına geri dönülmesinin dünyayı daha az güvenli kılacağını ve Orta Doğu’yu daha da istikrarsızlaştıracağını söylüyorlar. Peki yaptırımların ardındaki mantık nedir ve yaptırımlar Türkiye'yi nasıl etkileyecektir?
Öncelikle İran'a bakalım: Sizce, yaptırımların İran’ın iç siyaseti ve toplumu üzerindeki etkisi ne olacaktır?
İlk olarak, yaptırımlar İran toplumunun zaten iktisadi zorlukların ortasında olduğu bir dönemde geldiğinden, ülkenin yaşadığı ekonomik zorlukları daha da arttıracaktır. İranlı bir iktisatçının tahminine göre, son yaptırımlar ülkede bir milyon insanı daha işsiz bırakabilecektir. İran Riyali'nin değeri sürekli düşmektedir. Son zamanlarda hükümet aleyinde iktisadi sıkıntılardan kaynaklanan protesto gösterileri düzenleniyor. Ambargonun başlangıçtaki etkisi, İran hükümetindeki ılımlı unsurlar için hayatın daha da zorlaşması olacaktır. Ilımlılar cephesi, nükleer meselede muhafazakarlar tarafından Batı'ya çok fazla ödün vermekle zaten suçlanıyor ve Batı'nın her durumda güvenilmez olduğu iddiaları ileri sürülüyordu.. Kısaca, ilk etki ılımlılar için iktisadi ve siyasi zorlukların artması olacaktır ki bu, muhafazakarların son yıllarda kaybettikleri üstünlüğü ele geçirmelerine imkan sağlayabilir.
Nükleer anlaşmanın İran'daki ılımlıları güçlendirmesi bekleniyordu. Trump yönetimi ise anlaşmayı iptal etmenin, İran’ı kontrol altında tutup hizaya getirmekte daha etkili olacağını savunuyor. Kim haklı?
ABD’nin, salt İran’ın nükleer silah üretimini hedef almayan bir pozisyonu benimsediğini anlamamız gerekiyor. Aslında bütün göstergeler nükleer anlaşmanın işlediğine işaret ediyordu. Önümüzdeki on yılı aşkın süre zarfında İranlıların alanda kullanılabilecekleri nükleer silahlar üretmeleri pek ihtimal dahilinde değildi. ABD’nin İran’a karşı izlediği siyasete ve benimsediği tutumlara baktığınızda, nükleer faaliyetlere karşı benimsenen duruş, Amerikalıların İran’ı Suriye'den uzaklaştırmayı, Iraktaki nüfuzunu kırmayı ve İran’ın Rusya’yla olan işbirliğini zayıflatmayı hedefleyen daha geniş bir paketin parçasıymış gibi görünüyor. Amerika, nükleer anlaşma ve ABD'nin genel İran karşıtı duruşu gibi her biri sorunlarla yüklü iki alanı birleştiriliyor.