Türkiye’nin Suriye sınırında gerilim aylardır tırmanıyordu fakat geçtiğimiz hafta özellikle endişe vericiydi. 13 Aralık’ta ABD merkezli askeri web sitesi bir ABD albayından alıntı yaparak Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK ile bağları olduğu bilinen YPG’deki Kürt savaşçılardan oluşan 30 bin kişilik bir “sınır güvenlik gücü” oluşturmayı planladığını yazmıştı.
Türkiye bu bilgiye öfkeyle yanıt verdi ve ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ı geri adım atmaya ve bir yanlış anlaşılma olduğunu, böyle bir sınır gücünün planlanmadığını söylemeye zorladı. Ama görünen o ki, Türk liderlerinin sabrının sonu gelmişti. Askeri birlikler sınırda toplandı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin güney komşusunu YPG’den temizlemeye ant içti. 19 Ocak’ta Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli Afrin’e askeri harekâtın “fiilen” başladığını, Türkiye’nin YPG konumlarını topçu ateşine tuttuğunu duyurdu. Pekiyi, başlayan askeri harekâtın gerekçeleri neler ve sonucu ne olacak?
Türkiye Suriye’nin Afrin Bölgesin’de harekete geçeceği konusunda uyarılar yapıyordu. Şimdi de harekete geçti. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin, Kuzey Irak’ta üslenerek ülkemizden toprak koparmaya çalışan PKK ile bağları sebebiyle, Suriye’de Kürt bir oluşumun güçlenmesine izin vermemesi milli çıkarı icabıdır. Suriye’nin kuzeyindeki kantonlarında örgütlenmiş olan YPG/PYD’nin de PKK ile aynı şeyleri istediğini söylemek herhalde pek şaşırtıcı olmayacaktır. Biz genellikle PKK’yı Türkiye’nin güneydoğusu ile sınırlı bir sorun olarak ele alma eğiliminde olsak da, aslında Suriye’de PKK’nın faaliyetini kanıtlayan bulgular fazlasıyla mevcut. PKK her zaman Afrin ve Türkiye arasındaki Amanos dağlarında yoğun faaliyet göstermiştir. Türkiye, YPG’nin bu bölgede bir hükümet kurması halinde PKK ile birlikte hareket ederek ülkemizin toprak bütünlüğünü ve iç barışını bozabileceği konusunda haklı olarak endişe duymaktadır. Buna karşılık, YPG hayatta kalabilmek için dış aktörlerle de işbirliğine gidiyor ki, bu da Türkiye’nin YPG’yi denetlemesini daha da zorlaştırıyor.
Tehditler sonsuza kadar boş söz olarak kalamazlar. Bazen yaptığınız tehditlerin esiri durumuna da düşebilirsiniz çünkü tehditlerinizi eyleme dönüştürmezseniz, güvenilirliğiniz sarsılır. Sadece diğerlerinin bu ihtilaflı duruma ilişkin tutumlarında ciddi bir değişiklik yapmaları tehdidinizi geri çekmenize imkân verebilir. Bu çerçevede ABD Dışişleri Bakanlığı yatıştırıcı bazı açıklamalar yaptı. Jim Mathis Amerika’nın basında yer alan planlarının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Bir ABD komutanı Afrin’in ABD’nin operasyon bölgesi kapsamında olmadığını ve Afrin’deki YPG’nin IŞİD’le mücadele koalisyonunda olmadığını söyledi. ABD Türkiye’nin öfkesini yatıştırmaya ve bir harekât yapması konusundaki kararlılığını kırmaya çalışsa da, sözleri ve icraatları tutarlı olmadığından, Türkiye harekâtı başlatmış bulunuyor.
Bu diğer aktörler – yani Rusya ve ABD – YPG’yi ve siyasi kanadı PYD’yi güçlendirme konusunda önemli rol oynadı. Kısaca bu iki ülkenin çıkarlarını ve PYD/YPG’nin bu aktörler için neden bu kadar önemli olduğunu açıklar mısınız?