ABD Başkanı Donald Trump neredeyse bir yıllık başkanlık görevi boyunca verdiği muhtemelen en tartışmalı dış politika kararını 6 Aralık’ta duyurdu. Karar neredeyse tüm uluslararası toplumdan kınama aldı. Uzmanlar ve dünya liderleri zaten hayli dengesiz bir dünya düzenine doğru gittiğimiz böylesi kritik bir dönemde bu hamlenin mantığının ne olduğunu anlamaya çalıştı.
ABD Kongresi 1995’te Büyükelçilik’in Kudüs’e Taşınması için karar almıştı ve Kudüs’ü İsrail’in resmi başkenti olarak tanımıştı. Bu da Dışişleri Bakanlığı’nın kentte bir elçilik açmasını gerektiriyordu. Fakat bu yasanın imzalanmasından bu yana gelmiş tüm ABD Başkanları yasanın uygulanmasını erteleyen kararnameler imzaladı. Peki Trump bu konuda neden farklı bir karar verdi?
Bu kararı değerlendirmeden önce, daha önceki ABD hükümetlerinin Kongre’nin karar vermiş olmasına rağmen ABD büyükelçiliğini neden Kudüs’e taşımadığını açıklamak gerekiyor. Olayın geçmişine giderek Kudüs’ün 1967 yılına kadar Ürdün ve İsrail arasında paylaşıldığını hatırlayalım. Ancak sorun sadece kentin Ürdün ve İsrail arasında bölünmüşlüğü değildi, kent aynı zamanda Filistin devletinin de başkenti olarak düşünülmüştü. İsrail 1967’de kentin bütününü ele geçirdi ve başkent ilan etti. Fakat diğer ülkeler işgali meşrulaştırmak istemediklerinden büyükelçiliklerini oraya taşımadılar. Bilindiği gibi, İsrail Kudüs’ü Siyonist ideolojinin gereği olarak başkent ilan etmişti. ABD ve diğer tüm ülkeler ise, Kudüs’ün resmi başkent olarak tanınmasının öngörülemeyen sonuçları tetikleyebileceğinden çekiniyorlardı. Arap halkları ise kendileri için de kutsal kent olarak gördükleri Kudüs’ü İsrail’in tamamen ele geçirmesini kabul edemiyorlar. Zaten adaletsiz buldukları Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak ilanının diğer ülkeler tarafından tanınmasını ise uluslararası toplumun bu konudaki direncinin çökmesi olarak değerlendireceklerdir.
Ortalama bir insana Trump’ın kararının nedenlerini sorsanız, bu
kararın İsrail lobisini tatmine yönelik bir eylem olduğunu
söyleyecektir. Doğrudur, ancak çoğu zaman Trump’a destek veren en
önemli gruplardan birinin Hristiyan Evangelistler olduğu gözden
kaçıyor. Evangelistler İncil’deki İsrail’in tekrar kurulmasını
ister, İsa Mesih’in dönüşü için Kudüs Musevilerin elinde olmasının
bu süreçte önemli bir aşama olduğuna inanırlar. Belki bu basit bir
inanç gibi gözükebilir ama siyasi sonuçları oluyor. Nitekim,
Trump’ın Amerikan Büyükelçiliğini İsrail’in başkent ilan ettiği
Kudüs’e taşıma kararı bu gruplardan aldığı desteği
perçinleyecektir.
Bu olay Trump’ın ülke içinde zorluklarla karşılaştığı bir dönemde
cereyan ediyor. Trump seçim programını uygulama konusunda çok
başarılı değil; dolayısıyla, önemli gördüğü seçmen gruplarını
tatmin için, sembolik düzeyde başarı elde edebileceği bir konu
arayışında olabilir. Buna ek olarak, Trump yönetimi, seçim
kampanyası sırasında, bazı danışmanların Rus elemenlarla bu ülkenin
Amerikan başkanlık seçimlerine müdahalesine zemin oluşturan
uygunsuz iletişimlerde bulunduğu konusunda bir soruşturmadan
geçiyor. Büyükelçiliği taşıma kararı gündemi değiştirmenin bir yolu
olarak görülebilir.
Sizce bu kararın en zararlı sonucu ne olacak?