ABD Başkanı Donald Trump, Birleşmiş Milletler'in açılış oturumunda yaptığı konuşmada Kuzey Kore ve İran'a yönelik tehditlerini yineledi. Başkan ayrıca, ABD'nin Obama yönetimi zamanında İran'la vardığı nükleer anlaşmadan çekilebileceğini de belirtti. Radikal İslamcı terörün sona erdirileceğini, ABD ve dünyayı yıkmasına izin verilmeyeceğini söyledi. Venezuela hükümetinin bu ülkeye otoriter bir yönetim getirmekte ısrar etmesi halinde ABD'nin başka adımlar atacağını da sözlerine ekledi. Böyle güçlü bir konuşma sonrasında ne olmasını bekleyebiliriz?
Kuzey Kore ve İran'a yönelik tehditleri yerine getirmezse, bu ABD’nin imajını nasıl etkiler? Öncelikle Trump'ın her iki ülkeye karşı benzer nitelikte tehditler savurması bir ilk değil. Aynı sözleri bu defa BM'de de tekrarlaması, düşünce çizgisini ve konuşma tarzını değiştirmediğini gösteriyor. Yer ve izleyici kitlesinin niteliği konuşmasının havasını etkilemiyor. İkinci husus, Trump, şu ana kadar, savurduğu tehditlerin ardından bunları uygulamaya sokacak eylemlere yönelmedi. Kanımca, beyanları ve eylemleri arasındaki uyuşmazlık, Trump yönetiminin bir başka özelliğini teşkil ediyor. Üçüncü olarak, Trump dış politikanın karmaşıklığına nüfuz etmeye çalışmıyor, deneyim ve uzmanlık birikimi olan kurumlara danışmıyor, onlardan gelecek tavsiyeleri önemsemiyor. Diplomatik dil ve usulleri gözetmiyor. Büyük güçler arasında (ya da en azından müttefikler arasında) uyum aramanın dünya siyasetin yürütülmesinde zorunlu olduğunu göz önünde bulundurmuyor. Fazla düşünmeden konuşuyor. Kendi seçmenlerine hitap eden, ancak başkaları tarafından takdir edilmeyen slogancı bir üslubu tercih ediyor. Trump'ın sözleri uluslara...