Dört tarafı beton duvarlarla çevrili, müstakil ve müreffeh konutların abus kapılarında rastladığımız hayli manidar uyarı; “Dikkat köpek var!” Bu cümle, alabildiğine ıssız ve içeride ne olup bittiği merakları celbeden mahallerde bir can olduğunu, hayat olduğunu haber veriyor. Dolayısıyla bizler, gardımızı alıyoruz, hazırlığımızı ona göre yapıyoruz; kapıyı vurarak, vurmayarak içeri girmeye çalışmıyoruz, içeridekileri rahatsız etmiyoruz. İte dalaşmaktansa çalıyı dolaşmayı tercih ediyor, uyarıyı gördüğümüz yerde ayaklarımızın ucuna basarak, çıt çıkarmadan yürüyoruz. İş bu uyarının sebebi hikmeti nedir? Evine insan alıp bakımını üstlenmeyen, yoklukla kıvranan onca insanı dert etmeyen bu malikane sahibi, pek de umrunda olmadığını rahatlıkla anlayacağımız insanların selametini neden dert etsin? Yanıtını yine rahatlıkla buluyoruz ki onun insanların selametiyle ilgili bir kaygısı yok. Konutunun, hane halkının, bahçesinin, variyetinin ve köpeğinin selametiyle ilgili bir kaygısı var. Böylece hırsızı, uğursuzu, yahut tanrı misafirini mülküne yaklaşmaması, hane sakinlerini ve en önemlisi köpeği rahatsız etmemesi hususunda uyarmış oluyor.