Eskiden Anadolu’da, illerde, ilçelerde dükkânlarına girenlere
gözlüklerin üstünden bakan kitapçılar vardı. Bilgi Yayınevi Yayın
Yönetmeni Biray Üstüner’e “Kaldı
mı onlar” diye sorduk.
Bilgi Yayınevi’ni kuran Ahmet Tevfik
Küflü’nün bir zamanlar, yılda iki kez yenilenen kitap
kataloğunu gönderdiği bini aşkın“kitap- kırtasiye” adresi
bulunduğunu anımsattı:
“Bu sayının giderek azaldığına tanık olduk.
Her ilde en az bir üniversite, üniversitelerin yanı
başında da bir-iki‘kitapçı’ olduğunu varsaymak
yanıltmamalı bizi. On yılı aşkın bir süredir, yani
ders kitaplarının devlet eliyle dağıtılmaya
başlanmasından bu yana, para kazanamayan bu işletmeler,
kitabevi kimliğinden sıyrılıp ‘çok işlevli
dükkânlar’haline geldi. Oyuncak, fotokopi, kartuş dolumu,
hatta şans oyunları vs. ile ayaktakalmaya
çalışıyorlar.”
Sürekli kitap çıkıyor, yeni yeni yayınevleri kuruluyor. Kitap
gerçekten okunuyor mu? Yoksa bir pazarlama oyunu mu var işin
içinde?
Biray Üstüner, bu sorularımıza da şu karşılığı verdi:
“Her sektörde olduğu gibi bunda da kolay, fazla ve hatta
haksız para kazanma yolları açık. Arkasında holding
sermayesi, banka bütçesi olmadan, bir sermaye
iledesteklenmeden kültür yayıncılığına soyunmak pek akıl işi
gibi görünmüyor. Ama dediğiniz gibi sürekli kitap çıkıyor
ve yeni yayınevleri kuruluyor. Bunu, ‘Kitap gerçekten
okunuyor mu’ sorusuna bağlamak, çıkan kitabın
kimliğini ve okurluğun çıtasını sorgulamaya itiyor beni.
Kişi başına düşen kitap araştırmalarında dünyada
kaçıncı sırada olduğumuz bir sır değil. Ben, o
sıralamadaki yeri bile hak etmediğimizi düşünüyorum.”