Sakarya
Valisi İlhan Balkanlıoğlu’nun,
İsmailağa cemaatinin tekbirleriyle işe başlaması kimilerince
şaşkınlıkla karşılandı.
Oysa, Cumhuriyeti savunan tüm alanlar, güçler, kurumlar ve araçlar
içten içe, sinsice ele geçirilmiş ve çürütülmüşken gerçeklere
şaşkınlık göstermek, ancak safdillikle açıklanabilir.
Varlık nedeni cemaatler olan AKP’nin kuruluş sürecinde etkin rol
oynayan dinsel vakıf ve örgütlerin bir cemaatler koalisyonu
oluşturduğu bir gerçeklik.
27 Şubat 2004 tarih ve 3590-106-04/ İSTH. KS (7681) sayılı İstanbul
Jandarma Bölge Komutanlığı’na ait belge, ülkeyi yönetenlerin cemaat
bağlantıları açısından çok önemlidir. (Belgenin altında imzası
bulunan
Tuğgeneral Halil Helvacıoğlu,
casusluk cemaatinin yürüttüğü Balyoz davasında yargılandı. Hakkında
verilen hapis cezası, Yargıtay tarafından bozuldu ve beraat
etti.)
Bu belgede, “Necip Fazıl
Kısakürek’in Nakşibendi
şeyhi Seyyid Abdülhakim
Arvasi dergâhının etkisiyle
tarikat-cemaat ilişkilerine katıldığı ve
Milli Görüş hareketinin önde
gelen isimlerinin yetişmesinde önemli
rol oynadığı, Recep Tayyip
Erdoğan ve Abdullah
Gül’ün bu isimlerin başında
geldiği” belirtilir.
Aynı belgeye göre, bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
Başbakan Binali Yıldırım,
Başbakan Yardımcısı Recep
Akdağ gibi kimi AKP’liler
“Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı”na
bağlıdırlar.
AKP’nin iktidarını, casusluk cemaati ile yükselttiği ve
pekiştirdiğini biliyoruz. Çıkar kavgası nedeniyle o cemaat ile
kanlı bıçaklı olduktan sonra yerini başka cemaatlerin aldığı da su
yüzüne çıkıyor.
Bir örneğini CHP’li Mahmut
Tanal açıkladı:
“Şu anda İçişleri, Adalet, Sağlık bakanlıkları
Menzil tarikatının
elinde.
Emniyet mensupları tayin terfi alabilmek
için Menzil’den referans alıyor.” Emniyet Menzilci, vali
İsmailağacı!
Menzilciler İsmailağacılarla anlaşamazsa, al başına bir 15 Temmuz
daha…
Bitirilen milli petrol davası