Güneydoğu’da kimi il ve ilçelerde “yerel özerklik”ilan
edilmesinin ardından bu köşede “yerel özerklik” tanımının
Sevr Antlaşması’nda geçtiğini dillendirmemiz bazılarını çok
rahatsız etmişe benzer.
Bize yansıyan ve yansıtılan görüşler, genellikle“yerel
özerkliğin” ne denli iyi ve demokratik bir yöntem olduğu,
çeşitli ülkelerin de bu deneyimi kullanarak yaşadıklarına
ilişkindi.
Oysa biz yerel özerkliği tartışmamıştık yazımızda...
Bir saptama yapmıştık: Yerel özerklik (mahalli muhtariyet) tanımı,
Türkiye’nin Güneydoğusu için Sevr’in “Kürdistan” başlıklı
62. maddesinin ilk tümcesinde geçer. O maddeye göre, Türkiye’yi
Suriye ve Irak’tan ayıracak sınırın kuzeyinde, Kürt unsurunun
sayıca fazla olduğu yerlerin “yerel özerkliği” planı,
İngiltere, Fransa ve İtalya’nın oluşturacağı komisyonca
hazırlanacaktır.
İkinci saptamamız da bir rastlantıyı anımsatmamızdı. O rastlantı,
Sevr’e göre Kürdistan’ı oluşturacak planı hazırlayacaklar arasında
yer alan İngiltere’nin, Lozan ile yırtılan Sevr’den yaklaşık 100
yıl sonra saraydakinin özel istahbaratçısının Oslo’da PKK ile
yaptığı gizli pazarlık toplantılarına “gözlemci” ya
da “hakem” adı altında katılmasıydı.