Adana’da küçücük çocukların yanmasına neden olan yurdun,
Süleymancılara ait olduğu belirlenmiş.
Süleymancılar, Nakşibendilerin bir koludur.
Araştırmacı İsmet Zeki Eyüboğlu’na göre;
Nakşibendiler, İslamla yetinmezler, yeni bir İslam dini kurmayı
amaçlarlar. Tapınma, gelenek ve uygulama
açısından “görünüşte” Müslümandırlar.
Nakşiler, kadın eli sıkmazlar, kadınla konuşmazlar. Bir ülke Nakşi
inançlarına göre yönetilmiyorsa,
orada “dârülharp” geçerlidir.
Ama Nakşiler, harp içinde oldukları Türkiye Cumhuriyeti’nde
ellerini bile sıkmadıkları, konuşmadıkları kız çocukları için yurt
açabilir, kızlar birbirine sarılıp ölürken de yaşananları hiçbir
şey olmamış gibi seyredebilirler.
Abdülhamit sergisi
Ankara Mithatpaşa Caddesi’ndeki “Mustafa Necati Evi”nin,
yıkıntıdan kurtarılıp onarılması ve kamuya devri sürecinde bizim de
bir küçücük katkımız olmuştu.
Duyduk ki, TBMM başkanı, Kuvayı Milliyeci Mustafa Necati’nin
Evi’nde “Yıldız Arşivlerinden Sultan II. Abdülhamit Han
ve Dönemi” sergisi açmış.
Anayasa iptal etmiş, Meclis kapatmış, 31 Mart gericiliğine göz
yummuş II. Abdülhamit artık el üstünde tutuluyor.
Niye?
III. Abdülhamit dönemini yaşıyoruz çünkü.
II. Abdülhamit dönemi, sansürü ile ünlüydü, biliyorsunuz. Neler
yasaktı, birkaç örnek verelim:
Genel tarih (tüm tarih kitaplarından ihtilal, isyan, suikast
bölümleri kaldırılmıştı), kimyada yanıcı maddeleri meydana getiren
kimi birleşimler, dinamo (dinamiti çağrıştırdığı için), hasta
(hasta adamı çağrıştırdığı için), “Bahar gelmeyecek mi?” demek,
büyük (büzükle ilişkilendirileceği için), dua (işimiz duaya kaldı
anlamına geleceği için), sakal ve boya (padişahın boyalı sakalını
anıştırdığı için), ıslahat, hürriyet, cumhuriyet, vatan…