Başkalarını suçlamak, kendisini suçlu
hissedenlerin ve suçluların genel tutumudur.
Yetmez ama evetçiler, işte tam da bu
değerlendirmeye örnektirler.
Bugün yalnızca mesleklerinin gereğini yapan
gazeteciler cezaevlerindeyse eğer, insanlar temelsiz savlarla
suçlanıyor, işlerinden atılıyorsa, yargı siyasallaşmışsa, yıllarca
tutuklu kalanlar ve zulüm görenler için “aldatıldık” denip
geçilebiliyorsa eğer; yetmez ama evetçilerin babalar gibi evet
dedikleri AKP’nin hukuksuzluk düzeni yüzündendir.
Ortada bir ihanet ve sapkınlık söz konusu ise,
şimdi zeytinyağı gibi üste çıkan yetmez ama evetçiler ve onların
destekçileri için geçerlidir.
İngiliz düşünür Bacon’ın
sözüdür:
“Bir ırmak gibi akan zaman, bize hafif ve
şişirilmiş şeyleri getirmiştir. Ağır ve katı olanlarsa
suyun dibine çökmüştür.”
Zamanı gelecek.
Er ya da geç sular çekildiğinde, kimin ne mal
olduğunu herkes görecek.
Geriye dönüş
Eğitim-İş’in raporu, eğitimdeki durumu açık
seçik ortaya koymuş:
Fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinin bu
yıl da öğrenci sayıları düşürülmüş.
Buna karşın, 2012-2013 eğitim öğretim yılında
1099 olan imam hatip ortaokulu sayısı 2 bin 777’ye; 708 olan imam
hatip lisesi sayısı 1408’e çıkmış.
Geçen yıla göre ortaokul ve lise ile birlikte
imam hatipli sayısı 1 milyon 201 bin 500’den, 1 milyon 291 bin
426’ya yükselmiş.
Bir çarpıcı gerçek daha:
İmam hatip ortaokulu sayısı geçen yıla göre
yüzde 41 oranında artmış, ancak öğrenci sayısındaki artış yüzde 3.5
oranında kalmış.
Biliyoruz ve bilincindeyiz:
Eğitim, zorla imam hatipleştirilirken Türkiye
geriye dönük çağ atlatılıyor.
Halkoylaması için BM
kapısı
CHP’nin, Yüksek Seçim Kurulu’nun 16 Nisan
halkoylaması ile ilgili yasadışı ve hukuksuz kararları için Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gitmesinin siyaseten yanlış
olduğunu dile getirmiştik.
CHP’nin AİHM’ye yaptığı başvuru, hukuken de
yanlışmış.
Araştırma Görevlisi Ahmet Mert
Duygun, “Hukuk Defterleri” dergisinin
son sayısında yayımlanan makalesinde, halkoylamalarına ilişkin
AİHM’ye bireysel başvuru yolunun, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin koruma alanı yalnızca yasama seçimlerini kapsadığı
için ilke olarak kapalı olduğunu yazdı.
Duygun’a göre, halkoylamasına ilişkin tek bir
bireysel başvuru yolu var:
O da Birleşmiş Milletler İnsan Hakları
Komitesi’ne gitmek.
Giden var mı?
Bildiğimiz kadarıyla yok!