Bizim memlekette iki şeyin şişkinliği doruk noktadır:
Boş konuşmanın ve bilmeden konuşmanın…
Bol ve boş konuşanların dik âlâlarını hepimiz tanıyoruz.
Susmak bilmiyorlar. Yanımızda, yöremizde, tepemizde her an, her
saniye vak vak vak...
Bunlar aynen öttükleri gibi, Ördek Hüsnü de oluyorlar.
Onlara bir şey demeye gelmiyor:
“Vay bana ördek dedin!”
Bilmeden konuşanlara gelince…
Bu tipler en tehlikeli olanlardır:
Hem uydurur, hem de yuttururlar.
“Adalet ve Demokrasi Haftası” içindeyiz. Yine usanç verici terane
sürüyor:
“Cinayetlerin failleri bulunmadı!”
Kimsenin dosya mosya araştırdığı, sorup soruşturduğu yok.
Kimse, Uğur Mumcu dosyasını yakından ve titizlikle izlemiş olan
avukat Halil Sevinç’e danışma
gereği duymuyor, dosyaların bir örneğini alıp okumuyor.
Danışsalar ya da okusalar; görecekler ki:
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur
Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı
cinayetleri, İran’da yetiştirilmiş, Selam-Tevhid-Kudüs Ordusu adlı
örgüt tarafından işlenmişlerdir. O cinayetlerde kullanılan
tabancalar, şarjörler, mermiler, C-4 plastik ve TNT patlayıcılar,
patlayıcıların kablo düzenekleri, çelik bilyeler, mekanik saatler
vb. Ankara’nın Sincan ilçesine bağlı Yeni Cimşit ile Yeni Peçenek
köylerindeki arazide, yakalanan katillerin yer göstermesi sonucu
bulunmuştur. Katiller, yargılanmış; “din kurallarına dayalı devlet
kurmayı amaçlayan silahlı ç...