26 Ağustos, Cumhuriyetçiler için ulusal kurtuluş için büyük taarruzu simgeler.
Şehzade Bilal ise, vakfı aracılığıyla 26 Ağustos’ta Malazgirt’i kutlayarak ulusal kurtuluşu yok sayma girişimlerine bir yenisini ekleme peşinde…
Çürümüş Osmanlı hanedanlığını canlandırmaya özenenler, büyük satılışın sonuçlarının hep unutulduğunu sanırlar.
Ancak, belgeler unutmaz:
İngilizler, 26 Ağustos’un hemen öncesinde, Temmuz 1922’nin son günlerinde Bandırmaİzmir çizgisinin batısında bir “İyonya Devleti” kurulmasını, başına da bir Yunan Prensi’nin getirilmesini kararlaştırmıştı.
6 Ağustos 1922 tarihli “Le Temps” gazetesi, İngiliz Başbakanı Llyod George’un, “İzmir vilayetinde artık Türk egemenliğinin kurulamayacağını” açıkladığını duyuruyordu.
Atina’daki İngiliz Maslahatgüzarı Bentinck de, İstanbul’un Yunanistan’a verilmesini savunuyor, Yunanların “İngiliz aslanı sayesinde, Kral Konstantin ile Kraliçe Sophia’nın Ayasofya Kilisesi’nde Bizans İmparatoru ve İmparatoriçesi tacını giymelerini” sabırsızlıkla beklediklerini bildiriyordu.
7 Ağustos 1922’de Sultan Vahdettin ise, İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold ile görüşmesinde, Ankara’daki kurtuluşçuları “asi, egoist, şahsi çıkarcı, Bolşevik ihtilalciler topluluğu” diye suçluyordu.
26 Ağustos 1922 ile başlayan büyük taarruz; bütün bu tasarımları ve safsataları yerle bir etmiş, tam bağımsızlık ilkesine dayanan halkçı bir Cumhuriyet’in kuruluşunu taçlandırmıştır.
Tarih bize belgeler:
Halife s...