Saray’dakinin epeydir tek derdi, tasası Lozan Antlaşması oldu.
Yerli yersiz, zamanlı zamansız Lozan’ı eleştiriyor, yenilenmesini
istiyor, değiştirilsin diye üsteliyor.
Durup dururken “Musul, Misak-ı Milli’deydi, Lozan ile vazgeçtik”
diyor sözgelimi.
Kim veriyorsa bu akılları ona, tam bir bilmezlik örneği.
Oysa, cesur yurtseverliği yüzünden aramızdan alınan Uğur
Mumcu, Musul’un nasıl elimizden çıktığını ta 1992’de
yazmıştır:
“Kurtuluş Savaşı’nı yürüten lider kadrosu, Batı’da Yunan ordusu ile
savaşırken, 6 Mart 1921 günü ‘Koçgiri Ayaklanması’ ile
karşılaştılar. Bu ayaklanmanın bastırılmasından sonra Hakkâri
çevresinde yaşayan Nasturiler, İngiliz uçaklarının desteğinde 7
Ağustos 1924 günü ayaklandılar. Nasturi Ayaklanması, 28 Eylül
gününe kadar sürdü. Aynı günlerde Erzurum’da Şeyh Sait Ayaklanması
hazırlıkları tamamlandı. Ayaklanma, 1925 yılı Şubat ayında başladı,
bu ayaklanma da bastırıldı. Bu ayaklanmalar sonunda Musul,
Türkiye’nin elinden alındı.
Bu ayaklanmaların bir tek galibi vardı. O da İngiltere’ydi!”
Saray’daki; Atatürk’e, Lozan kahramanı
İsmet İnönü’ye söylemedik söz
bırakmazken, bugün Diyarbakır meydanında; İngilizleri arkasına alıp
gerici isyan çıkaran, Cumhuriyet’e karşı ayaklanan işbirlikçi
Şeyh Sait’in heykeli yükseliyor.
Kafa, aynı kafa çünkü...
Anımsayınız: Bundan bir önceki AKP’li Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, Türkiye’yi ziyaret eden İngiliz
Kraliçesi ile görüşmek için İstanbul limanına demirleyen İngiliz
“MMS Illustrious” uçak gemisine çıkmıştı.
İstanbul’un işgali sırasında Boğaz’daki İngiliz zırhlılarına
“Geldikleri gibi giderler” diyen Atatürk’ün bağımsızlık anlayışı
ile uğraşmaları ezelden e...