Yıl 1987: Casusluk cemaatinin başı Fethullah,
Türkiye’de İslami bir devrimin olması için, halkın yüzde 40’ının
desteğinin elde edilmesi, dış devletlerin cemaatlerinden (örgütleri
diye de anlamak gerek) yardım sağlanması gerektiğinin şart olduğunu
söylemiş.
Söyledikleri, devletin kayıtlarına geçmiş...
Yıl 1989: Fethullah, ülkenin kaderiyle oynayan kurumların (orduyu
kastediyor) içlerine adam sokarak fethedilmesi, ardından adli ve
idari makamlara nüfuz edilmesi, son olarak da eğitim kurumlarının
ele geçirilmesi gerektiğini söylemiş.
Bu söylediklerinin tümü de, devletin kayıtlarına geçmiş...
Zaman, Fethullah’ın hedeflerinin gerçekleştiğini gösteriyor. Yüzde
40’lık bir gerici iktidar başımızda, cemaat CIA’nın da desteğini
alarak ordu, yargı ve eğitim kurumlarını, özetle devleti
fethetmiş...
Arkadaşımız Alican Uludağ’ın, Rus Büyükelçisi
Karlov’un öldürülmesi ile ilgili yaptığı haber,
devletin içten içe nasıl çürütüldüğü, en hassas kurumlarına nasıl
sızıldığı açısından ders vericiydi.
Büyükelçinin öldürülmesi talimatının polis memuru olan cemaatçi
katile verilmesinde MİT’teki bir başka cemaatçi rol oynamış.
Devlet içinde devlet kurmuş olanlar, iki devlet arasında savaş
çıkarmayı amaçlayacak kadar güce ve cesarete sahip olmuşlar.
Casusluk cemaatine çalışan katil polis ile MİT’teki cemaat
ağabeyini kim devlete sokmuş?
Hiç kuşkusuz, uzun süre cemaat ile laik, demokratik Cumhuriyet
yerine piyasa sever, tam bağımlı, etnikçi, ümmetçi bir rejim
oturtmak amacıyla ortaklık kurmuş olan AKP iktidarı...
Bugün, AKP’nin reisine doğrudan bağlanmış olan MİT Müsteşarı hâlâ
görevde, cem...