Saray’daki AKP’li, partisinin Kızılcahamam kampından dünyaya
duyurdu:
“AK Parti’nin zayıflaması demek, Allah göstermesin, Türkiye’nin
savunmasının zayıflaması demektir.”
Biliyoruz ki AKP, Türkiye’yi savunmakla görevli orduyu,
kilometrelerce uzunluktaki sınırını geçip Suriye’nin topraklarına
girmeye, güvenli bölge oluşturmaya, dolayısıyla PKK ile, IŞİD ile
karşı karşıya gelmeye gönderdi.
“Türkiye’nin savunması”nın orada olmasının tek nedeni var: AKP’nin,
Türkiye’nin “yurtta barış dünyada barış” ilkesini önceleyen
geleneksel barışçıl ve tutarlı dış politika geleneğinden ayrılarak
Osmanlı’nın yabancı devletlerin güç dengelerine dayalı
politikasının kuyruğuna asılması...
Bu politika, ABD’nin peşinden sürüklenip Suriye’deki iç çatışmaya
taraf olmaktan tutun, o dizgenin devamında Irak’ın kuzeyinde olduğu
gibi güney sınırımızda da bir ABD mandası kurulmasına olanak
tanımaya kadar varır. Oradan, ABD çıkarlarına tam teslimiyeti
dengelemek üzere Rusya’ya yanaşmaya, onun dümen suyuna girince de,
kendisini BOP Eşbaşkanı ilan etmiş ABD’ye lafta kafa tutmaya kadar
gider.
Tıpkı Doğu Akdeniz’de olduğu gibi, tiği teber şahı levent kalışla,
yani yapayalnızlıkla sonuçlanır.
AKP zayıflamasın diye, Türkiye’nin savunmasının, Suriye’de
yaratılmış emperyalizm batağına sürüklenmesi TBMM’de ayrıntısıyla
ele alındı.
Muhalefetin uyarılarını dinlemeyen AKP, hemen ertesi gün düğmeye
bastı. Saray’a bakarsanız hedef, şimdiye değin Suriye içinde
kurulması düşünülen güvenli bölgede ABD’nin desteğini alan terör
örgütleri...
Ancak bu konuda, İYİ Parti milletvekili Aytun
Çıray, TBMM kürsüsünden çok önemli bir uyarıda
bulundu:
“Kuzey Suriye’de PKK/YPG oluşumunu ABD’nin tekeline bırakmak
istemeyecek olan Rusya, Esad’ı da k...