Yargıçlar Sendikası; dayatılan anayasa değişikliğinin, parlamentoyu, yargıyı, Meclis tarafından denetlenen yürütme organını, ulusal egemenliği ve tüm demokratik işleyişleri yok ettiğini şu tümceyle özetliyor:
“Cumhurbaşkanı’nın tek seçici, tek belirleyici, tek sınırlayıcı olduğu baskı rejimi.”
Başımıza gelecekleri kestirebilmek için, geçen yüzyılda yazılmış bir kitaptan kimi bölümleri okumak yeterli olacaktır:
“Yeni hareket, özü itibarıyla parlamento karşıtıdır; yani hükümet başkanına, diğerlerinin yönetimini yalnızca denetleyen bir adama bağlanmayı, çoğunluk egemenliğinin genel ilkesini yadsımaktadır. Hareket şu ilkeyi ileri sürer: Küçük meselelerde olduğu gibi, büyük meselelerde de lider mutlak bir otoriteye sahiptir ve bu otorite onun tam bir sorumluluğunu kapsar.
Lider olmak isteyen, en yüksek ve sınırsız otorite ile buna ait tam bir sorumluluğun ağır yükünü de taşır. Bu görevi ancak bir kahraman kabuledebilir.
Uygarlık ve gelişme; çoğunluğun bir ürünü değildir, yalnızca deha ve kişisel girişimlere dayanır.
Ulusumuza büyüklüğünü ve kudretini geri vermek için, her şeyden önce liderin kişiliğini yükseltmek ve onu hukukuna sahip bir mevkiye getirmek gerekir.”
Dikkatinizi çekerim:
Bu satırlar, Adolf Hitler’in “Kavgam” adlı kitabından alınmıştır!
İncirlik derdi
Aralarında İsmail Hakkı Öztorun, Süleyman Genç, Mustafa Gazalcı, Yücel Akıncı, Nedim Tarhan’ın da bulunduğu CHP’li milletvekilleri bundan tam 37 yıl önce, 11 Ocak 1980’de Meclis’e bir soruşturma önergesi vermişlerdi: