Milli Eğitim Bakanı dedi ki: “Üstün zekâlı sayısı bizim ülkemizin nüfusu kadar olan ülkeler var dünyada. Bizim kıyameti koparmamız lazım eğitimde.”
Epeydir bindik bir alamete (Katar’dan gelen milyarlık uçak en büyük alamettir), gidiyoruz kıyamete zaten.
Öğretim birliği diye bir şey kalmadı. Her okulda açılan mescitlerle mi, imam okulları ile mi, Ensar Vakfı’nın “değerler eğitimi” ile mi, kızlarla erkekleri ayrı sınıflarda okutarak mı “üstün zekâlı” çocuk yetiştireceğiz?
Ulusal Eğitim Derneği Başkanı Nazım Mutlu, kimi kıyamet izleri belirlemiş, sıralıyor:
♦Erkan Mumcu’yla başlayıp Hüseyin Çelik’le hızlanan, bugüne dek ara verilmeksizin sürdürülen, yandaş sendika üyesi ya da tarikat-cemaat militanı olma dışında hiçbir liyakat ölçüsüne bakılmaksızın yürütülen kadrolaşmaya karşı kaç kez kıyamet kopmuştu.
♦Avrupa Birliği’ne üye olma heveslerinin zirve yaptığı “yalan rüzgârı” sıralarında ‘kopyala yapıştır’ yoluyla, yerli-yabancı ortaklar eliyle üç ayda çırpıştırılan “küreselleşme” odaklı sözde ders programları (müfredat) konusunda ne kıyametler kopmuştu.
♦2012’de açık edilen “dindar-kindar nesil” amacına uygun, yamalı bohça örneği 4+4+4 düzeneği hazırlanırken gerek TBMM’de gerekse sokaklarda, okul önlerinde kopan kıyametler “arşı âlâ”yı bulmuştu.
♦Geçen yıl yürürlüğe konan bilimsiz, Atatürk’süz, sanatsız, hurafe ve safsatalarla şişirilmiş sözde ders programlarına karşı da kıyametler kopmuştu.
Milli Eğitim Bakanı, madem “üstün zekâlı çocuk” yetiştirmek istiyor. Kaldırsın gerici müfredatı…
Kaldıramaz ama. Kızılca kıyamet kopar sonra…
O yüzden yalnızca konuşmakla yetiniyor.
Boşba...