Uzun zamandır Mata Hari’nin göbeği gibi kıvıran
kalemlerle karşı karşıyayız. Kemalizm üzerine saçmalık üreten
bunlardan birine bakarsanız, Türkiye’de Kemalizme uzak duran büyük
bir çoğunluk varmış. Yani, “Kemalizmden toptan vazgeçilsin” demeye
getiriyor. Bu lafı yıllar önce CİA ajanları da söylemişti.
Aynı yolun yolcusu da, benzer bir şeyler geveliyor, Kemalizmi öcü
gibi gösterme çabasına giriyor.
Oysa, Kemalizm dediğiniz şey, bu ülkede, “korku duvarı” nın
aşılmasıdır. Korku, padişahsa aşılır.
Korku, emperyalizm ise aşılır. Korku, safsataysa aşılır. Korku,
gerilikse aşılır. Korku, zorbalıksa aşılır. Korku, çürümüş kurulu
düzense aşılır. Korku, cahillikse aşılır. Korku, ağa, reis ya da
bey ise aşılır. Korku, şeyh, şıh, seyyit, hoca efendi ise
aşılır.
Yurdun yetiştirdiği önemli bilim insanlarından Prof. Dr.
Cavit Orhan Tütengil , bir makalesinde (Yeni
Ufuklar, Nisan 1967) “Aydınlar” der, “Korku duvarını aşmadan
topluma yararlı olamazlar.”
Atatürk ’ün temel görüşlerinin tek bir ilkeye
indirgenecek olursa, bunun “aklı egemen ve özgür kılmak” olduğunu
da dillendirmiş olan Cavit Orhan Tütengil, “mihneti” , yani sıkıntı
ve üzüntüyü göze almadan daha güzel bir dünya yaratmanın olası
bulunmadığını da aktarıyor aynı makalesinde ve ekliyor:
“Günümüzün toplumlarında mutluluğun ölçüsü, insanı her türlü
korkudan azade (uzak) kılmak olmuştur.”
Türkiye’de bugün “özgürlük” kavramını hâlâ algılayabiliyorsa
birileri, Cavit Orhan Tütengil ve benzeri Cumhuriyetçi aydınların
sokak ortasında kurşunlanma pahasına yürüttükleri “aklı egemen
kılma” çabası sayesindedir. Aklını başka...