Değerli toplumbilimci Niyazi Berkes,
yüzyıllarca süren geri kalmışlığın Kemalist devrim ile aşılmasının
nedenlerini üç reddedişe bağlar.
Berkes’e göre; saltanatçılık yani Osmanlıcılık, hilafetçilik yani
İslamcılık ve de Turancılıktan sıyrılma, Kemalizme devrim kapısını
açmıştır.
Böylelikle Anadolu insanı, ortaçağ karanlığından kurtulma olanağı
elde etmiş, Kemalist devrimin ulusal bağımsızlık, halk egemenliği,
Cumhuriyet ve laiklik ilkeleri ile aydınlanmaya, birkaç yüzyıllık
sıçrayışa ulaşabilmiştir.
Bugün yaşadığımız derin bunalımın, yurttaşları soluksuz bırakan
karmaşanın temelinde, Türk devriminin baltalanmasının yattığı
kuşkusuzdur.
Hazırlanan son anayasa taslağı ile Meclisi feshetme, yasa çıkarma,
bakanları belirleme, yargı üyelerini atama yetkileri ile donatılan
Cumhurbaşkanı, halk egemenliğinin sona erdirilerek saltanatın geri
getirilmekte olduğunu kanıtlamaktadır.
Sokaklarda, gazetelerde ve televizyonlarda, hilafet istekleri de
açık açık dillendirilmektedir.
Ayrıca, komşuları ve tüm dünya ile barışık bir bağımsızlık
anlayışından vazgeçilmiş, çeşitli gerekçelerle ulusal sınırlar
dışında saldırgan, temelsiz, hayalci girişimlere başvurulmaya
başlanmıştır.
Sonuçta, 14 yıllık bir süreç içinde kurgulanan karşıdevrim ile
saltanatçılığa, hilafetçiliğe ve Turancılığa geri dönülmüş; toplum
birbirinden ayrıştırılmış, düşmanlıklar körüklenmiş, özgürlükler
bastırılmış, ülke savaş ortamına itilmiş, okullarda bilim yerine
safsata okutulmaya başlanmış, yurttaşların gelecekleri karartılarak
ortaçağ yeniden hortlatılmıştır.
Yapılması gereken, devrimin bilinci, geçmiş deneyimlerin birikimi
ve yeniden dirilişin umuduyla tüm aydınlanmacı güçlerle birlikte
yaşatılmak istenen ortaçağdan kurtulmaktır.
Atatürk’ün gençliğe seslenişinde sözünü ettiği “damarlardaki asil
kan”, kimi uçukların ileri sürdüğü gibi ırkçılık değil, tam tersine
işte bu kurtuluş bilincinin halkın geninde var olduğu inancına
yapılan vurgudur.