Nedensiz, gerekçesiz işten çıkarılmaya...
Eveeet!
İşsizin fonundan işverene kaynak aktarmaya...
Eveeet!
Gözünün üstünde kaşın var dedin mi içeri atılmaya...
Eveeet!
Her an, her yerde gözetlenmeye...
Eveeet!
Bütün televizyonlarda o bıktırıcı boğuk sesi dinlemeye...
Eveeet!
Kimin çıkarı için olduğu belirsiz savaşlarda ölmeye...
Eveeet!
Halkın varlıklarına el koymaya...
Eveeet!
Götürüp götürüp yemeceye...
Eveeet! Höt zörte, zırt vırta, cart curta...
Eveeet!
Zehirli iklimdeyiz
Yazar Ayla Kutlu, Dünya Öykü Günü’nde,
gençleri ölüme iten bir ülkenin, aklını yitirmesi yüzünden zehirli
iklimlere bulaşabileceğinin altını çizdi ve ekledi:
“Sınırların içinde, dışında binlerce gencimiz toprağa düşüyor.
Yoksul, soluk ve sahipsiz yaşamlarından başka bir öyküleri
olmayacak. Arda kalanlarınbağırlarındaki yangın, zaman ocağında kül
gibi savrulacak.
Hangi haklı savaştır bu? Gençler sonbahar yaprakları gibi
mevsimlerinin resmini toprağa katarken öyküleri tek ve kopuk
dalların ucunda unutuluyor.
Geride kalanlar eksikli, öyküsüz ve rüyasız... Gidenlerin
yoğun siste harcanmış ömürleri boşluğa akarken hangi gölde
gölge birikebilir? Ya da toprağa inmiş, yeşerirken solmuş
hangi ekinin terinden gökkuşakları oluşabilir?”
Olağanüstü kıyım
Doç. Dr. Banu Yılmaz ne
yapmış?
10 Ekim 2015 Gar katliamı, 17 Şubat Merasim Sokak patlaması, 13
Mart Güvenpark terör saldırısı, 15 Temmuz darbe girişimi
eylemlerinde etkilenen halka yönelik psikososyal destek
çalışmalarına gönüllü katılmış.
Soma’da, Afyon’da, Kocaeli’nde deprem olmuş; oralara gitmiş,
çadırlarda kalmış, ölenlerin yakınları ile bilgisiyle, mesleğiyle
yine gönülden acıdaş olmuş.
İstanbul’da yaşanan terör saldırıları sonrasında, Şişli, Beyoğlu ve
Beşiktaş bölgelerindeki halk ve belediye çalışanları ile İstanbul
Çevik Kuvvet ekiplerine yönelik olarak gerçekleştirilen
psikoeğitim-psikolojik destek çalışmalarında görev almış.
Milli Eğitim Bakanlığı, Sivil Savunma, SHÇEK, Jandarma Arama
Kurtarma Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Sığınmacılar ve
Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nde travma alanında eğitimler
vermiş.
Dahası, kadına yönelik aile içi şiddetle savaşımdan tutun;
UNICEF’in de katkısıyla yürütülen psikososyal okul tasarımlarına
değin birçok soruna çözüm arayan uygulamalarda yer almış.
Üstüne, üniversitedeki akademik görevlerini başarıyla
yürütmüş.
Bir insan, gencecik yaşında yurduna ve halkına daha ne kadar
yararlı olabilir ki?