Turgut Özal da saray özlemcisiydi.
Eşi Semra Özal’a, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden arabayla geçerken, “Haydi bir kaset koy da neşenelelim” dediği günlerde, 1989 yerel seçimlerinin sabahı, partisinin Genel Başkan Yardımcısı Oltan Sungurlu, durumu özetlemişti: “Üzerimden silindir geçiyor.”
Silindir dediği, ANAP’ın ve padişahlık sevdasına kapılmış Turgut Özal’ın sandığa gömülmesiydi.
31 Mart’a doğru halkta benzer bir hava giderek güçleniyor:
Sert eseceğe benzeyen yel, sarayın neşesini bozacak, silindir gibi geçecek.
Nişanlı göğüsler
Abdullah Gül’ün göğsüne, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, “Büyük Şövalye Nişanı” takmıştı.
Recep Tayyip Erdoğoğan’a, Amerikan Yahudi Kongresi, “cesaret ödülü” vermişti.
Türk askerlerinin başına çuval geçiren ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Ray Odierno, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı, Kara Kuvvetleri Komutanı iken “Liyakat Nişanı” ile ödüllendirmişti.
En son, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Fransa Tarım Bakanı’ndan “Şövalye Liyakat Nişanı” aldı.
Dünyanın ödülünü, nişanını almış bir siyasi kadro karşısında bilmezsek haddimizi, sonra patlatırlar ensemizi.
Aklını kullanmayanlar ülkesi
Dışalım yaptığımız mallarda hani neredeyse yok yok:
Balık, süt ve süt ürünleri, et, diş macunu, çamaşır tozu, oyuncak, bilgi işlem, elekt...