CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, gazetemizde
yayımlanan, kendin sor kendin yanıtla benzeri bir söyleşide, “Kürt
sorununun çözümü” ile ilgili görüşlerini çok genişçe açıklama
olanağı bulmuş; partisinin “Kürt sorununun çözümüne” ilişkin
modelinin 4 ana ayağından birinin “Gerçekleri Araştırma Komisyonu”
olduğunu bildirmişti.
Bunun üzerine biz de, Truman Doktrini ile birlikte emperyalizmin
ahtapot kollarının arasına alınmasından bu yana Türkiye’nin birçok
cinayete, oyuna, operasyona uğradığını dile getirip yalnızca bir
bölge için “Gerçekleri Araştırma Komisyonu” istemenin “bölyönet”
çilerin işine geleceğini dillendirmiştik.
Meğer biz önyargılıymışız, gazeteciliğimizde kusur varmış, Sezgin
Tanrıkulu’nu çok üzmüşüz.
Neden?
Tanrıkulu, Meclis’e verdiği “Gerçekleri Araştırma Komisyonu”
kurulması önergesinin gerekçesinde tek bir bölgeyi kastetmiyormuş,
aslında Türkiye’deki tüm olayların araştırılmasını istemiş.
Haydi diyelim önergenin asıl amacı o. Ancak Sezgin Tanrıkulu,
kendin sor kendin yanıtla benzeri tam iki gazete sayfası yayımlanan
söyleşisinde, HDP’nin de sürekli gündemde tuttuğu “Gerçekleri
Araştırma Komisyonu”nu “Kürt sorununun çözümü” modelinin olmazsa
olmaz ayaklarından biri olarak göstermiş mi? Göstermiş. Yani,
dervişin fikri de, zikri de ortada.