Küreselleşme çağında demokrasi diyerek kutsanan şeyin ne
olduğunu biliyoruz.
Irak’ta gördük, bu çağda demokrasinin ne anlama geldiğini. Topla,
tüfekle bütüncül, laik bir devlet şu anda paramparça, mezhep,
cemaat, soy sop kavgaları içinde çırpınıyor.
Demokrasi, Türkiye’de de epeydir oyun içinde oyunlara araç edildi.
Büyük sistem, yeni dünya düzeninin oyun masasında, piyonlarını,
atlarını, kalelerini, fillerini öne sürmekte çok yetenekli.
AKP’nin iktidara nasıl taşındığını hepimiz çok iyi yaşadık. Kemal
Derviş’in önderliğinde yürütülen operasyon ile DSP’nin parçalanması
sonucunda Türkiye seçime sürüklendi ve büyük sistemin istemine
uygun bir hamle ile Recep Tayyip Erdoğan “şah” yapıldı.
Öyle anlaşılıyor ki, büyük sistem, artık kontrol edilemediğine
inandığı Recep Tayyip Erdoğan’ı bu kez veziri ile sıkıştıracak.
AKP’den henüz tam anlamıyla vazgeçilmedi. Bu nedenle birinci parti
olmaya devam edecek. Bir koşulla: Erdoğan’a “tam yetkili Şahlar
Şahı” olma olanağı tanınmayacak.
Büyük sistem, bölgede epeydir kullandığı Kürt hareketini sağa sola,
geriye arkaya, her tarafa yönlendirilebilen bir kilit taşı olarak
ileri sürüyor bu kez. HDP’ye vezir görevi verildi yani.
Güçsüzleştirilmiş AKP’nin yanına 1923 devrimi ile kurulan
Cumhuriyet’i “yeniden” diyerek büyük sisteme uyarlayacak (laik,
ulus devlet işine gelmiyor çünkü) HDP konacak.