Son Milli Güvenlik Kurulu
bildirisinde “bölgenin demografik
yapısının değiştirilmesine yönelik eylemlerden duyulan
endişe” dile getiriliyor. Sanki, AKP’nin dışa bağımlı,
mezhepçi dış politikası, bölücü terör örgütünü güçlendirici
siyaseti sayesinde Irak sınırının ardından Suriye sınırı da
karışmamış gibi...
Yakın zamana değin bölgenin en güçlü laik, demokratik ulus devleti
olan Türkiye, AKP’nin yıkıcı iktidarı sonucu komşularına örnek
olması gereken bu özelliklerinden sıyrıldı. Ardından da yeni
sömürgecilerin bölgeyi mezhep ve etnik köken temelinde yeniden
kurgulama girdabının içine itildi.
Çevremizdeki gelişmeleri yakından izleyen emekli
Tuğgeneral Ali Er, bu görüşe
katılanlardan.
Kendisiyle yaptığımız söyleşide Ali Er, Suriye sınırı için 1995’te
başlatılan “Sınır Fiziki Güvenlik” tasarımını
tamamlamayan AKP iktidarının “denetimi sağlanamamış sınır
bölgesinde çatışmaların tarafı ve teşvikçisi
olmasının” sorumsuzluk olduğunu vurguladı.
Ali Er’e, konuya ilişkin olarak “Hem IŞİD’i, hem
de PKK’nin (PYD) yaratılma koşullarını hazırlamış
olan ABD’nin temel tutumu nedir” sorusunu
yönelttik.
Ali Er’e göre, bölgedeki temel çıkarları ve güvenlik kaygılarını,
özellikle İslam ülkelerindeki yetersiz ve demokratik olmayan
yönetimler ve geri kalmışlık düzeyi ile ilişkilendiren ABD
kendisine yeni küresel güvenlik görevleri yarattı. Bunun
için“Önleyici Saldırı” ve “Başarısız Devletler” gibi
yeni kavramlara dayanan müdahale gerekçeleri üretti. Başta NATO
olmak üzere uluslararası örgütlerin stratejilerinde de yer alan bu
iki kavramı, kendilerini “isteksiz emperyalistler” olarak
tanımlayan Batılılar, Irak ve Libya’da kullandılar.