Halktaki kıpırdanma ve silkiniş, 1970’lerin ikinci yarısındaki
tepkiselliğe benziyor. Ülke, 12 Mart cuntasının kara ortamından
sonra baskıcı Milliyetçi Cephe koalisyonlarının yarattığı toplumsal
gerilim ve ekonomik bunalımla yüz yüzeydi.
CHP, yurttaşlara “umut” ve “barış” öneriyordu ve tarihinin en
yüksek oy oranlarından birini elde etti.
Bu başarının arkasında, emek kesimi ile özellikle kardeş kavgasına
ve gelecek kaygısına itilmiş gençlerin coşkulu ve içten desteği
vardı.
Çok iyi anımsarız, seçime birkaç gün kala CHP’nin lideri
Bülent Ecevit’i gençler Ankara Esenboğa’da
karşılamışlar, otobüsüne havaalanından CHP Genel Merkezi’nin
bulunduğu Farabi Sokak’a kadar kilometrelerce yayan eşlik
etmişlerdi.
Muharrem İnce, benzer bir hava yarattı tüm
yurtta.
Durumu idare eden entrikacı, makam düşkünü, profesyonel siyasetçi
tipinin yerine gidişe iradesini koyan, halkla sarmaş dolaş olan,
hem güven veren, hem de özgüvenli bir önder olarak çıktı toplumun
karşısına.
Çatık kaşlı zorbalığa, Gezi eylemlerindeki çocukların, gençlerin
mizah anlayışıyla karşılık verdi. Hot zot konuşanı güler yüzle,
tiye alarak yanıtladı. Cahillikle dalgasını geçti.
Yapabileceklerini açık yüreklilikle, tane tane, anlaşılır dille
anlattı.
Yarın o akıllı, bilinçli ve sıcakkanlı kampanyanın hasadını
yapacak.
Hem CHP’nin, hem de memleketin kötü giden yazgısını değiştirecek,
halkla birlikte… Milli şuur
Saraydaki, “Yenikapı ruhu”na giderayak Tansu
Çiller’i de ekledi.
Tansu Çiller, “milli şuur” için gelmi...