Sekiz yıl önce şehri terk etti, kendine Kuşadası’nda yeni bir dünya yarattı; içinde “Hem dizginim hem kamçım” diye anlattığı sevgilisi, bahçesi, toprağı, altı köpeği, bir eşeği, bir horozu, 30 tavuğu, onlarca kedisi var. Her şeyden önemlisi sevdiği şeylere ilgi gösterecek zamanı var. Ceviz ağacının ne zaman ilaçlanacağını, zeytin ağacının ne zaman, nasıl zeytin vereceğini biliyor. Bir de en büyük terapisi olan paraşütçülük tabii… Binlerce metreden atlarken hayatın milisaniyelere bağlı olduğunu, hızlı karar vermek zorunda olduğunu, karar alırken panik yapamayacağını tekrar tekrar hatırlıyor. Ne geçmiş ne gelecek, sadece an var.