Bayram tatilinin on güne çıkarılması, âdeta insanları yollara
dökülmeye zorladı!.. Daha bayram tatili başlamadan kaza haberleri
gelmeye başladı. Aman ha aman… Yolculuklar kâbusa dönüşmesin!
Ankara-Eskişehir yolunda köprü ayağına bindirmiş olan otobüsün
görüntüsü dehşet verici idi!.. Altı kişinin öldüğü ve 36 kişinin
yaralandığı kaza mahallinde açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu’nun yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu. Fakat heyhat!..
Bazı şeylerin telafisi mümkün olmuyor ne yazık ki. Trafik
kazalarından sonraki feryat ve figan, pişmanlıklar, suçlamalar,
denetimsizlik ve ihmaller, cezaların caydırıcı olmaması vb. pek çok
tepki ve reaksiyonlar, hayatını kaybeden insanları geri getirmiyor.
Esas olan, trafik kazalarına mahal vermeyecek bireysel ve kurumsal
ölçekteki dikkat ve tedbirler ve denetimlerdir… İş işten geçtikten
sonra üzülmenin, ah-vah etmenin veya birilerini suçlamanın ne
faydası olabilir ki? Ve maalesef yaşanan bunca kazalara, bu
kazaların bıraktığı hasarlara, televizyon ekranları ve gazete
sayfalarına yansıyan ürkütücü manzaralara rağmen, yeterince ders
çıkarmadığımız da kaskatı bir gerçek!.. Şayet uyarılara kulak
verilse, uykusuz ve yorgun hâlde araba kullanan; aşırı hız yapan,
kaide-kural nedir tanımayan ve yollarda terör estiren magandaların
sayısında azalma olmaz mı? Ama her şeye rağmen, bu problemi çözmeye
gayret edeceğiz. Başka yolu yok çünkü… Taksirle adam öldürmek,
taammüden adam öldürmek kadar ağır suç değil elbet! Lâkin sonuçta,
bir insanın hayatının söndüğü olaya sebebiyet veren insanın da
elini kolunu sallayarak ortalıkta gezmesi, gezebilmesi vicdanları
titretir değil mi?